Türkiye’nin iç ve dış politikasını mercek altına alan Amerikan düşünce kuruluşu Rand Corporation, “Türkiye’nin Milliyetçi Eğilimi” başlıklı bir rapor yayımladı. Rand Corporation raporunda Türk iç ve dış politikasının temelini oluşturan hemen hemen tüm alanları hedef almıştır. ABD-Türkiye stratejik ilişkileri ve ABD ordusuyla Türk ordusu arası ilişkilerin arttırılması, Türkiye siyasi iradesinin ‘Ekonomik kalkınma odaklı politikalardan milliyetçilik ve etnisite temelli çatışma odaklı politikalara yönelmiştir.’ kabilinden suçlayıcı ve talep eden birçok yanlı metin mevcuttur. Ankara merkezli Türk dış politikası ve milli güvenlik politikası birilerini rahatsız etmiş olacak ki, rapor tavsiye niteliğinden uzak, hedef gösteren suçlamalarla doludur. Raporda “Buna göre Türkiye, gelecekte NATO içerisinde görüş ve duruş farklarına rağmen ‘zorlayıcı’ bir müttefik olarak kalacak. Muhalefetin iktidara gelmesiyle Türkiye yüzünü yeniden Batı’ya dönecek, ya Ankara, Avrasya ve NATO arasındaki denge politikasının dozunu artıracak ya da NATO’dan tamamen çıkacak.” şeklinde Türkiye’nin iç ve dış politikasına doğrudan hedef alan yorum ve mesajlar vardır.
***
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ın milli güvenliği ve ulusal çıkarları için Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikası için de raporda ‘Doğu Akdeniz’deki proaktif politikası, NATO açısından bir tehdit’ olarak nitelenmiştir. Türkiye’nin doğalgaz ve petrol arama girişimleri de ‘Yunanistan ve Kıbrıs’a yönelik agresif girişim’ olarak tanımlanmıştır. Türkiye, Ankara merkezli milli bir devlet aklıyla yürüttüğü stratejik dış politika ve hamleler muhataplarını yeterince rahatsız etmiştir.
15 Temmuz Sonrası
Raporu ve satır aralarını anlayabilmemiz için geçmişi iyi kavramamız gerekmektedir. 15 Temmuz hain darbe sürecinde okyanus ötesi sivil örümcek ağı ve askeri paramiliter üyelerini bir gecede kaybetmiştir. Bu kayıp sonrası Türkiye üzerinden coğrafyadaki derin siyasetini yöneten grupların eli kolu bağlanmış ve etkisi azalmıştır. Okyanus ötesinin bu önemli kaybı sonrası kontrol edilemeyen Cumhuriyet Türkiye’si oyun kurar, stratejik hamleler yapar hale gelmiştir. Kontrolsüz Türkiye transatlantik yapının menfaatinin karşısındadır. Bu sebeple de Türkiye bir an önce kontrol edilmek istenmektedir. Avrasya ve Ortadoğu güncel siyaseti transatlantiğin güdümüne çekilmek istenmektedir. Tam bağımsız Türkiye en yakın komşusu dahil, okyanus ötesi tarafından da tehlike olarak algılanmaktadır. Rand’ın raporunun satır araları iyi okunduğunda bu rahatsızlık gözle görülmektedir. ABD, Türkiye için 10 yıllık tavsiye ve yaptırım tarzında bir planı Rand üzerinden kamuoyuna sunmuştur. 15 Temmuz sonrası olduğu gibi Cumhuriyet Türkiye’si ve siyasi aktörleri günümüzde de Ankara merkezli milli devlet aklıyla stratejik dış politikalarını yürütecekleri aşikardır. Bu gibi rapor ve senaryolarda daha çok servis edileceği nettir; fakat Türkiye coğrafyasında 15 Temmuz sonrası edilgen değil etken bir devlettir.
Nisan Seçimi
Doğu Akdeniz’in gizli öznesi niteliğindeki Kuzey Kıbrıs ve siyaset kurumu, Nisan seçimlerinde yukarıdaki olasılık ve ihtimal üzerine yazılan raporla, siyaseten de olsa görünür görünmez muhatap olacak Cumhurbaşkanını seçecektir. Rapor olasılık ve ihtimaller üzerindedir; fakat raporun muhatabı Cumhuriyet Türkiye’si reel politikte siyaset yürütmektedir. Nisan seçimiyle seçilecek Cumhurbaşkanı kişiliği garantör ülke Türkiye ile ‘iki devlet bir millet’ mantığını yürüten siyaseti yapacak kimlik olmalıdır.