“Ayşe tatile çıksın” parolasıyla Kıbrıs adasında huzur ve barışı tesis eden “Mutlu Barış Harekatı”nın 46. yılı hafta başı yurt içinde ve yurt dışı temsilciliklerde coşkuyla kutlandı. Kıbrıs Türkleri 20 Temmuz sabahına kadar, Rum terörüne karşı tüm imkân ve kabiliyetiyle coğrafyadaki en anlamı özgürlük ve bağımsızlık mücadelelerinden birini yaparak tarihe altın harflerle adını yazdırmıştır. Kıbrıs Türkleri 20 Temmuz’a gelen süreçte ada genelinde maruz kaldığı terör saldırılarına karşı Dr. Fazıl Küçük, Burhan Nalbantoğlu ve Rauf Denktaş gibi ismi kamuoyuna mal olmuş toplum liderlerinin öncülüğünde direnişine başlamıştır. Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) kurulana kadar Kıbrıs Türkleri Volkan, 9 Eylül, Kara Çete isimlerindeki bölgesel direniş teşkilatlarıyla Rum terörüne karşı direnmişlerdir. Kıbrıs Türkleri TMT’nin kurulmasıyla sistemli bir şekilde 20 Temmuz 1974’e kadar direnmiş ve 20 Temmuz sabahı Mehmetçikle birlikte Rum terörüne karşı zaferle çıkılacak, tarihe altın harflerle yazılacak “Mutlu Barış Harekâtı” gerçekleştirmiştir.
***
20 Temmuz sonrası günümüze kadar Kıbrıs Türkleri siyaset kurumunun marifetiyle hakları olan tanınırlık başta olmak üzere Kıbrıs adasının zenginliklerinden haklarını almak için mücadele etmektedirler. Mutlu Barış Harekatı’nın 46. yılında Garantör ülkemiz Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Rum tarafı Kıbrıs Türkü’nün siyasi eşitliğini ve adanın doğal kaynakları üzerindeki eşit haklarını gecikmeksizin teslim etmelidir.” demiştir. Dün olduğu gibi bugün de Kıbrıs Türkünün her şart altında yanında olan Türkiye, siyasi mücadelesinde de Kıbrıs Türkünün yanındadır.
Ayşe halen daha tatilde
Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de huzur ve barışın temsilcisi Cumhuriyet Türkiyesi 46 yıl önce “Ayşe tatile çıksın” parolasıyla çıktığı Akdeniz mücadelesini Libya, Suriye ve “Mavi Vatan”da 1974 öncesi olduğu gibi günümüzde de devam ettirmektedir. Kıbrıs Türklerinin haklı mücadelesi Türkiye’nin “Mutlu Barış Harekâtı”, bugünlerdeki haklı mücadelemizin temelidir. Doğu Akdeniz’e paydaş olan veyahut hiçbir sınırı olmadığı halde paydaş ülkelere yancı konumundaki devletlerin savaş gemilerinin dolaştığı, askerinin yerel halka ve devletlere zulüm ettiği siyasi coğrafyada Kıbrıs Türkleri ve Türkiye Cumhuriyeti var olmak zorundadır. Tarihsel bağlarımız ve uluslararası hukuktan aldığımız yetkiyle Doğu Akdeniz ve kıyıdaş ülkelerde barış ve huzur adına Türkiye Cumhuriyeti siyasi ve askeri faaliyetlerini sürdürecektir.
***
Geçen haftaki yazımda Ayasofya’nın müzeden Cami’ye dönüştürülmesini içine sindiremeyecek olan devletler ve devlet dışı aktörler olacağını belirtmiştim. Geçtiğimiz günlerde vuku bulan Ermenistan ve Azerbaycan arası askeri kriz siyasi coğrafyamızdaki cephelerimizden birini oluşturacaktır. Türkiye Azerbaycan kadim ortaklığı düşünüldüğünde Ermenistan’ın yaptığı askeri tahrik, Türkiye ve yürüttüğü stratejik dış politikaya da yapılmış sayılabilir. Bu gibi faaliyetler artarak bölgede devam edecektir. Şer’e hizmet eden sömürü üzerine strateji belirleyen ülkeler ve siyasi kurumları, Türk milletinin ilk tatile çıktığı tarihin 1071 olduğunu iyi bilmelidirler.