Avusturya-Macaristan veliahtı Arşidük Franz Ferdinand ve eşi Arşidüşes Sophie’nin Saraybosna’da Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip tarafından öldürülmesi, 20. yüzyılın en büyük savaşlarından biri olan Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması sebebi olarak görülmektedir. The Guardian gazetesi tarafından “en önemli yaşayan tarihçi” olarak adlandırılan Christopher Clark “İlk Dünya Savaşı” adlı eserinde suikastın savaşın çıkmasında “etkili bir faktör” olduğunu ifade etmektedir. Clark’a göre suikast, Avusturya-Macaristan’ın Sırbistan’a karşı sert bir ültimatom göndermesine ve Rusya’nın Sırbistan’ı desteklemesine yol açmıştır. Bu suikast, ittifak ve itilaf devletleri arasında var olan gerilimleri tetikleyerek kısa sürede dünya savaşına dönüşmüştür.
***
Birinci Dünya Savaşı sırasında yaklaşık 17 milyon kişi ölmüş ve 21 milyon kişi yaralanmıştır. Ölenlerin yaklaşık 10 milyonu asker, 6,6 milyonu ise sivillerdir. Siyasi krizlerin vuku bulduğu 1914’un dünyasında bir cinayet milyonlarca kişinin ölümüne, onlarca ülke ve şehrin yıkılmasına, siyaset kurumunun tekrar dizayn olmasına neden olmuştur. Geçmiş tarih ve günümüz benzerliklerle doludur. Uluslararası ilişkilerde güç ‘bir aktörün, kendi çıkarlarını korumak veya başka bir aktörün çıkarlarını şekillendirmek için sahip olduğu yeteneği veya kapasitesini’ ifade eder. Güç, fiziksel, ekonomik, askeri, diplomatik, kültürel ve teknolojik olmak üzere çeşitli boyutlarda olabilir. Güç, uluslararası ilişkilerde önemli bir rol oynayan ve devletlerarası ilişkileri şekillendiren temel kavramdır.
***
Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta güç kavramı, hakimiyet için en önemli olgudur. Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’a hâkim bir devletin sahip olacağı güç, bölgenin jeopolitik önemi göz önüne alındığında, dünya siyasetinde önemli bir etki yaratacaktır.
***
Birinci Dünya Savaşının çıkışını tetikleyen olay, savaş sonrası tablo, geçmiş ve günümüzün benzerlikleri ve uluslararası ilişkilerde güç kavramını düşündüğümüzde Kıbrıs ve Doğu Akdenizde hakimiyet sahibi olmak isteyen devletler stratejik hamle ve devlet aklıyla hareket etmelidirler. Kuzey Kıbrıs ve Türkiye siyaset kurumu politika yapıcıları, siyasi coğrafyanın en hassas bölgesinde faaliyet yaptıklarını bilerek hareket etmelidirler.
***
Kıbrıs adasındaki son basına yansıyan olaylar siyaset yapıcılarının devlet aklıyla incelemesi gereken konulardır. Apostolos Andreas Manastırı’na turist götürmek için giden birinin kilise içinde yaptığı ortaoyun, Pile – Yiğitler yolu inşası için Barış Gücü ile yaşanan olay, Güney Kıbrıs’taki Limasol kentinde bulunan İbrahimağa Köprülü Camisi’ne molotofkokteyli saldırı Kıbrıs adasındaki barış ve huzur ortamını birden bozabilecek konulardır.
***
Pile yolu sorunu sonrası Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin olayı kınayan basın açıklaması çok manidardır. Kıbrıs Sorunu adına çözümü ‘Federasyon Modeli’nde’ görmeleri ve beş daimî üyeden siyasi tarih boyunca mücadele içinde olan Rusya ve Amerika’nın aynı görüşte birleşmesi Doğu Akdeniz ve Kıbrıs adasında ‘güç’ mücadelesi açısından çok önemlidir. Türk siyaset kurumu karar alıcıları ve aktörleri süreci iyi okuyup stratejik devlet aklıyla hareket etmelidirler.