İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

97- Acının Terbiyesi, Temmuz 2025

Hayatta herkes mutluluğun, başarının ve zenginliğin peşindedir. Ancak ne gariptir ki, istenilen çoğu zaman sıkıntıların tam ortasında, acının içinden geçerken doğar. Bugün bizi güçlü kılan, başardığımız işler değil; o işleri başarırken yenmek zorunda kaldığımız korkular, gittiğimiz yol ve göğüslediğimiz dertler ve taşıdığımız yüklerdir.

Çiğ köfte yapımı Türkiye ve Ortadoğu’da çok şey anlatır. Etle beraber acının, sabrın ve ustalığın sonucu ortaya, tatlı acı bir yemek çıkar. Saatlerce elle sıkılır, ezilir, bastırılır. O kadar yoğrulur ki sonunda bir kıvama gelir; ateş görmeden pişer. Tıpkı insan gibi acılarla yoğrulmadan, dertlerle sıkılmadan, içinizdeki cevheri ortaya çıkaramazsınız.

Kömürün oluşumu da böyledir. Yeraltında milyonlarca yıl kalır; basınca, karanlığa ve yalnızlığa maruz kalır ve sonunda değerli bir madene dönüşür. Elmas da kömür gibi yıllarca toprak altına karanlıkta değerlenmeyi bekler, parlaması için ise bir elde işlenmesi gerekir. O elin sahibi acıyı bilen, sabrı tanıyan kişidir. Üzüm, dalında buruk başlar. Sabırla olgunlaşır, güneşe maruz kaldıkça tatlanır. Zaman ona lezzet verir. 

Korkularınızdan kaçmayın. Dertlerinizi kucaklayın. Çünkü sizi büyütecek olan onlardır. İyi bir insan olmak, her şey yolundayken gülümsemekle değil; hiçbir şey yolunda değilken bile yürümeye devam edebilmektir. 

Unutmayın: Elmas, sadece karanlıkta değerlenir. Çiğ köfte, sadece yoğrularak pişer. Ve insan, sadece acıdan geçerek hakiki kendine ulaşır. Onun için içinde geçtiğimiz çağ ve bireysel süreçlerimiz her zaman toz pembe olmaz, çoğu zaman karanlıktır, gri alanı boldur. Derdi, tasası ve acısı çoktur, yokluk ve varlık birbirine karışmıştır. Önemli olan bizler acı içerisinde kaybolmadan, yolumuza devam etmeliyiz, süreçte dert veren, acı veren gri alanlar mağlubiyet değildir, hepsi bizi biz yapan önemli birer evredir. 

Bu süreçlerin bir okul ve usta çırak ilişkisi olduğunu bilirsek yolculuğumuzdaki her anımızdan büyük zevk alırız. Ve nihai hedefimize ulaştığımızdaki mutluluk ve başarının büyüklüğü yolda yaşadığımız sıkıntılar ve dertler daha da kıymetlenir. 

Bu süreçte tüm dertlerimize ve sıkıntılarımıza şükür ve daha da kötüsü olabilir mantığı ile bakalım. Onlarla savaşırsak kaybederiz, onları ders gibi görerek olumluya çevirmek daha mantıklıdır. Unutmayalım, basit olan basittir. Güzel olan ise zor ve meşakkatli olandır. 

Kitap: Dünyayı hazine bulmak için seyahat etmek isteyen bir çocuğu takip eden ilham verici bir hikâye olan Paulo Coelho’nun ‘’Simyacı’’ adlı eserini okumanızı öneririm.