Yaşam bisiklete binmek gibidir. Pedal çevirdiğin sürece iki tekerlek üzerinde düşmeden hedefine varırsın. Eğer stabil kalırsan hızının yavaşladığı süre sonrası bisikleti süremez, düşersin. Demem o ki hareket süreç içerisinde dinamik tutar, stabil kalmaksa zamanın gerisinde, geçmişte yer edinmemizi sağlar. Hareket ve istikrar birleştiğinde hedeflediğiniz anayolda başarı ile ilerlersiniz. Bu hareketli süreçte gözler hep ufuk çizgisini hedef olarak görmeli, yaklaşıldığında uzaklaşan hedef; devleti, bireyi, siyasi veyahut ticari organizasyonları her şart altında diri tutar.
***
Cumhuriyet Türkiyesi için Doğu Akdeniz siyasetinde elinde argüman mı var diyorlardı. Şimdi Türkiye’nin elinde Oruç Reis, Yavuz, Fatih isimlerini verdiği sismik araştırmak yapan sondaj gemileri var. Türk Deniz Kuvvetleri’nin refakatinde; ikinci dünya savaşı galip devletleri ve transatlantiğin savaş gemileri arasında barış ve huzur içinde hukuktan aldığı yetkiyle faaliyetlerini yapmaktadır.
***
1974’ten itibaren kapalı tutalan Maraş bölgesi, Kuzey Kıbrıs siyaset kurumu ve Türkiye’nin yetkililerinin çalışmalarıyla açılması planlanmaktadır. Türk yetkililer hukuktan aldıkları referans ve destekle sağlam adımlarla Kapalı Maraş’ın açılma sürecini yürütmektedirler. Yunanistan gibi yaramaz komşu Rum Yönetimi ve siyasi aktörleri açılamaz gibi hukuksal referansı olmayan söylemlerle süreci baltalamak için dış politika yürütmektedirler. Rum tarafında sözde Maraş Belediye Başkanı olduğunu söyleyen Simos Yoannu Kapalı Maraş için “Türkler blöf yapmıyor. Maraş’ın yerleşime açılmasını engellemek için belediye olarak elimizden geleni yapacağız, bütün karar merkezlerine başvuracağız.” şeklinde konuşmuştur. Sözde Belediye Başkanı Simos itiraf niteliğinde bir açıklamayla da korkularını dile getirmiştir. Açıklamasında “Maraş’ın tamamen yerleşime açılması kararı aslında Kıbrıs sorununa mezar taşı olur.” demiştir. Bu açıklama Türkiye ve Kıbrıs Türk siyaset kurumunun doğru yolda olduğunu göstermektedir. Maraş’ın açılması Kıbrıs sorunu için bir çözüm ve bitiş demektir. Rum Yönetimi ve siyasi iradesine de korkunun ecele faydası yok diyelim.
Transatlantik cephe
Yukarıda özetlediğim devlet ve millet aklının siyaset kurumundaki liderleri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Avrupa ve okyanus ötesinin çıkar ve savaştan beslenen gruplarının hedefindedir. ABD Başkan adayı Biden Türkiye’ye aba altından sopa gösterir bir vaziyette sözde demokrasi söylemleriyle tehdit etmiştir. Fransa Rum Yönetimi’yle askeri tatbikat yapacağını açıklamıştır. Enerjinin diplomasi masalarında konuşulması gerektiği günümüzde askeri varlıkla gösteri yapmak hangi akla hizmettir? Transatlantik cephenin diplomasi yerine askeri unsurları kullanma fikri Ortadoğu’da ne işe yaradı ki Akdeniz’de yarayacaktır?
***
Komşu lider Anastasiadis de Maraş konusu hakkında “Türkiye, öncelikle nelere mal olacağını hesaplamalı” şeklinde açıklama yapmıştır. Akdeniz’in paydaşları ve yancıları iyi bilmelidir ki Türkiye ufuk çizgisini takip etmektedir.