İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

332- Ege Denizi ve Adaların Jeopolitiği, 26.05.2022

Günümüz siyaset sahnesindeki devletlerin, geçmişten günümüze kadar gücünü belirleyen en önemli etken coğrafi ve jeopolitik konumları olmuştur. Coğrafi şart ve verilere dayalı gücün kendi içindeki alt başlıklarını kara hakimiyet teorisi, kenar kuşak teorisi, hava hakimiyet teorisi ve deniz hakimiyet teorisi oluşturmaktadır. Bu teoriler göz önüne alındığında Türkiye jeopolitiği avantajlar ve çatışma alanlarıyla doludur. Coğrafyamızdaki tüm şartlar akıl ve mantıkla değerlendirilirse elimizde avantaj olarak bekleyen argümanlar çoktur.

***

Coğrafi jeopolitiğin askeri, siyasi, sosyal ve kültürel olarak yansımaları hayatın içinde görülmektedir. Bu yansımalar dış politika ve devlet politikasını belirleyen ana unsurlardır. Dış politikanın coğrafyaya dayalı sergilenmesi ya da diğer bir tanıma göre coğrafyanın yön verdiği dış politikaya “jeopolitik konum” adı verilir. Jeopolitik her devlet için farklı tanımlanabilir. Ülkelerin temel amacı jeopolitik konumlarının en iyi avantajla kullanılması ve bunun da dış politikada bir araç olarak kullanılmasıdır. Bunun yanında ülkelerin jeopolitikle gelen güvenlik sorunları vardır. Bu güvenlik sorunları da ülkenin jeopolitik konumuyla yakından alakalıdır. Türkiye’nin hem kara hem de deniz sınırı olduğun için karadan ve denizden gelecek tehditlere karşı önlem almak zorundadır.

***

Suriye iç savaşı, Karabağ Zaferi, Kazakistan’daki halk ayaklanması, Lübnan’ın siyasi karmaşası, Rusya – Ukrayna savaşı, Kıbrıs adasındaki Kıbrıs Türkünün hak ve menfaatindeki belirsizlikler, Ege Denizi, Adalar ve Batı Trakya’da Atina ve DC’nin silahlanması gibi olaylar Ankara etrafındaki belirsizliklere ve kaosa argümandır.

***

Bu sebeple etrafımızda vuku bulan hadiseleri milli güvenlik bakışıyla değerlendirip milli devlet aklıyla önleyici politikalar üretmek bu coğrafyadaki siyaset kurumlarının birinci önceliğidir. Jeopolitik avantajımız sayesinde Türkiye enerji koridorunun güvenli limanı ve geçişi konumundadır. Doğu Akdeniz’in Kuzey Kıbrıs marifetiyle kontrol edilmesi, Balkan coğrafyasına giden Batı Trakya’da başlayan Türk varlığı Ankara’nın elindeki haklı argümanlardır.

***

Bunlara ilave olarak Ege Denizi ve Adalar meselesi Türkiye milli güvenliği için hayati önemdedir. Türkçe adıyla Limni adası Çanakkale Boğazının girişini tutacak stratejik önemde bir Yunan adasıdır. Limni adasında konuşlanan askeri unsurlar her daim Türkiye ve Çanakkale Boğazı için güvenlik sorunudur. Edremit Körfezinde Midilli Adası aynı şekilde Anadolu coğrafyasına kara çıkışı olarak Yunan kontrolündeki milli güvenlik meselesidir. Yukarıdan aşağıya doğru inildiğinde Çeşme’nin karşısındaki Sakız Adası da askersiz olması gereken Yunan adalarındadır. Aydın’ın Kuşadası ilçesindeki Dilek Milli Parkı yarım adası karşısındaki Samos Adası da güvenlik sorunudur. Muğla ilinin Bodrum ilçesinin karşısındaki Kos Adası da Yunan adası olarak bir başka cephemizdir. Marmaris Körfezindeki Rodos adası ve Bozburun karşısındaki Symi Adası da Yunan askerlerinin olmaması gereken adalardır.

***

Ege Denizi, Adalar ve Batı Trakya jeopolitiği milli güvenliğimiz için çok önemlidir. Belirsizliklerin hakim olduğu dünya siyaset sahnesinde bir an evvel, hukuka aykırı olarak Yunanistan’ın hareket ettiği Ege, Adalar ve Batı Trakya meselelerinin netliğe kavuşması milli güvenliğimiz için beka meselesidir. Türk devlet aklı stratejik oyunda jeopolitiğin en aktif şekilde kullanacak kudrete sahiptir.