17 ve 19 Eylül 2017 günlerinde Türkiye’de yayınlanan Yeniçağ gazetesinde Ahmet Takan imzalı “15 Temmuz gecesi Rumlar nasıl şaşırtıldı?” ve “KKTC’de Türklük bilinci kırılıyor.” başlıklı köşe yazıları Kuzey Kıbrıs’ta görev yaptığında sırasıyla Güvenlik Kuvvetleri ve KTBK Komutanlığı yapan emekli Korgeneral İlyas Bozkurt’un itirafları niteliğindedir.
***
17 Eylül tarihli yazıda 15 Temmuz hain darbe girişimini kızından öğrendiği ve olası Rum askerî harekâtına karşılık sınır birliklerini teyakkuza geçirdiği ve KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’yı telefonla arayarak onu rahatlattığı yönünde kamuoyunun bilmesinde sakınca olmayan açıklamalardır. Anı niteliğinde paylaşılan emekli bir askerin lakırdılarıdır. Fakat 19 Eylül tarihli Ahmet Takan’ın yazısı İlyas Bozkurt için itiraf ve itirafı dinleyen için çok soru sorduracak yazılardır.
PKK Lobisi
Bozkurt, itirafında tüm üniversitelerde hatırı sayılır PKK’lı öğrencilerin olduğunu; sol görüşlü öğretim üyelerinin, sol medya ve siyasilerin ve AB’nin bu örgüte destek olduğunu; bu desteklerle de psikolojik üstünlüğü ele geçirmeye çalıştıklarını söylemiştir. Emekli asker Bozkurt’un dedikleri doğruysa zaten bu üstünlük psikolojik olmaktan çoktan çıkmış cephe ve alan üstünlüğe geçmiştir.
Rum Sarayından Beslenenler
İlyas Bozkurt, Rum sarayının espiyonaj faaliyeti niteliğinde değerlendirilmesi gereken faaliyetler yaptığını da itiraf ediyor. Bu faaliyetlerini de Kıbrıs Türk’üne Rum kimliği vermek, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerine ve toplumda sözü dinlenen kişilere para vermek olarak değerlendiriyor.
Türkiye Karşıtlığı
İtirafların devamında 2002 sonrası Türkiye düşmanlığının arttığını; Türkiye’den gelen yardımların iktidar tarafından buharlaştırıldığını, Türkiye’nin Ada’da yanlış anlatıldığını ve anlaşıldığını; acil bir planlama yapılmazsa bu karşıtlığın artacağını; KKTC’de görev yapan dışişleri bürokratları, askeri personel, ekonomi bürokratları ve yardım heyetinde görev alanların tek bir ağızdan konuşması ve ortak hareket etmesi gerektiğini söylemiştir. Kısaca kendi komutası dahil tüm Türkiye’den gelen kadroları suçlamıştır.
Sömürge Valisi
Yazıda Bozkurt, Büyükelçilik makamını sömürge valisi gibi demeçler vermekle suçlamış, ‘Büyükelçi, Büyükelçiliğinin bilinci içerisinde demeçler vermelidir.’ demiştir. Devamında, ‘Söyleyeceklerini kapalı kapılar ardında söylemelidir, söylemezse kamuoyu bizim vali konuştu gibi değerlendirir.’ demiştir. Yazının sonunda da “Eğer gerekli itinayı gösterip dikkatli olmazsak Kıbrıs her an elden gidebilir.” cümlesiyle itirafını bitirmiştir.
İlyas Bozkurt’a soru
- Emekli olduğunuzda Kuzey Kıbrıs’taki en yüksek rütbeli komutandınız. KKTC’de PKK faaliyetleri varken neden mücadele etmediniz?
- Tespit ettiğiniz örgüt üyesi ve destekçileri hakkında hukuki işlem başlattınız mı? Başlattıysanız kim destek olmadı?
- Rum sarayının yaptığını söylediğiniz faaliyetler karşısında kontrespiyonaj faaliyeti yaptınız mı?
- Türkiye karşıtlığı yapılırken en yüksek rütbeli komutan olarak ne yaptınız?
- Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı temsil noktasında olan kişiye sömürge valisi olarak nitelendirdiniz. Siz kapalı kapılar ardında uyardınız mı?
- Emekli asker Bozkurt, tespitlerinizde PKK ve Rum faaliyetleri var. KKTC’de FETÖ ve yapılanması hakkında hiçbir bilginiz yok mu? Neden dile getirmediniz?
Ahmet Takan’a soru:
- İlyas Bozkurt, bu açıklamaları yapıp siz dinlerken “Ey komutan, bunlar olurken sen armut mu topluyordun?” demediniz mi?