Ana içeriğe atla

25-15 Temmuz Sonrası Kıbrıs 28.07.2016, Milliyet Gazetesi

‘Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kıbrıs özel danışmanı Espen Barth Eide’in “Birkaç hafta içinde Kıbrıs müzakerelerinde mülkiyet, garantiler ve güvenlik konuları görüşülecek” şeklindeki beyanıyla müzakerelerin en önemli başlıklarına ve süreci belirleyen konulara vurgu yaptı. Eide, Kıbrıs’ta çözüm penceresinin açık olduğunu fakat sonsuza dek açık olmayacağını da söyledi.’ 2016 yılının çözüm yılı olması gerektiğini her fırsatta dile getiren Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı ile Sayın Eide aynı düşüncede oldukları aşikârdır.

 

Art niyetli yaklaşım

Çözümün taraflarından ikisi olumlu söylem içerisinde olmalarına karşın, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafı bir o kadar olumlu söylemlerden uzaktalar. GKRY Dışişleri Bakanı Kasoulidis’in Türkiye’deki 15 Temmuz günü F tipi örgütün darbe girişimine atıfta bulunarak, 18 Temmuz günü Brüksel’de söylediği “Çözüm sonrası Kıbrıs’ta Türk askeri varlığını istemiyoruz” ve “15 Temmuz sürecinde Türk askerinin Ada’da başı boş kaldığını, belirsizlik oluştuğunu” söylemesi büyük bir talihsizlik ve art niyet göstergesidir. GKRY lideri Nikos Anastasiadis’in partisi DİSİ eski milletvekillerinden Hristos Rotsas da Rum yönetimini Türkiye’deki darbe anını ‘fırsata çevirmemek’, ‘KKTC’ye saldırıp Türk askerini esir alamamakla’ eleştirdi.

 

Cuntanın darbe girişimi

Türkiye’de 15 Temmuz’da yaşanan ve okyanus ötesinden kontrol edilen F tipi örgütün darbe girişimi, Kıbrıs’taki tarafların samimiyet ve samimiyetsizlik göstergeleri olmuştur. Güney Kıbrıs’taki bu samimiyetsiz politika yapıcılarına karşı, KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı bir hayli iyi niyetli ve sürecin hızla ilerlemesinin çözüme katkı sağlayacağı düşüncesiyle bazı konuları görmezden gelmektedir. Bu düşünceyle de ‘polemiğe değil bu sorunu çözmeye ihtiyacımız var’ şeklinde söylemleri olmaktadır. Güney’in Kuzey’de ibadet edebilme düşüncesi ve isteği, Sayın Akıncı’yı ve Kuzey Kıbrıs hükümetini karşı karşıya getirmiştir.

Sayın Akıncı’nın duruma bu kadar olumlu bakması ve hassas olması güzel bir müzakere metodudur. Lakin bu iyi niyete Güney Kıbrıs yönetimi ne derece olumlu yaklaşmış ve Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ‘elektrik şebekesi’, ‘mobil iletişimin serbest dolaşımı’ ve ‘güney de okuyan KKTC’li öğrencilerin mağdur edilmelerine’ karşı isteklerine ne gibi olumlu cevap almıştır?

 

Okyanus ötesi planlar

Coğrafyamızda okyanus ötesi diye tabir ettiğimiz plan ve eylemlerin hızla işlediğini, 15 Temmuz günü F tipi örgütün Türkiye’de darbe girişimiyle görmüş olduk. KKTC’ye sık sık ziyaret ettikleri düşüncesi aklımıza geldiğinde süreçteki istekleri menfaatimize olup olmadığı iyi değerlendirilmelidir. Kırk kusur yılı aşan bir sorun, oldu bittiye getirilmemeli ve okyanus ötesi ya da başkasının menfaati doğrultusunda zarar görmemelidir. Adada yaşayan iki halk ve iki devlet mantığı ile çözüme gidilmelidir. Cumhurbaşkanımız Sayın Mustafa Akıncı da bu süreci iyi kontrol etmeli ve Anavatan Türkiye ile iki devlet bir millet mantığı ile hareket ederek Kıbrıs sorununu sonuca götürmelidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9-Ortak Akıl Sürdürülebilir Hükümet 21.04.2016, Milliyet Gazetesi

Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.             Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükü...

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016, Milliyet Gazetesi

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında ver...