Ana içeriğe atla

88- Kuzey Kıbrıs tanınmalı! 05.10.2017, Milliyet Gazetesi

İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw’ın kaleme aldığı makalesi Kıbrıs sorununda gelinen son durumu aydınlatacak açık bir yazıdır. Starw makalesinde “İki bölgeli, iki toplumlu bir devlet çatısında adanın birleştirilmesine dönük müzakere edilmiş anlaşma saçmalığına bir son vermenin zamanı geldi. Çözüm, adanın bölünmesi ve kuzeydeki Kıbrıslı Türklerin uluslararası olarak tanınmasıdır.” demiştir. Yazının devamında Annan Planı’nın sonrasında Rum yönetiminin tüm olumsuz yaklaşımlarına karşı Avrupa Birliği’ne alındığını ve KKTC’nin ise çok büyük bir haksızlığı uğradığını söylemiştir. AB’nin Dış İlişkiler Konseyi’nin Kuzey Kıbrıs’a yapmak istediği olumlu adımları da bizzat “Kıbrıs Hükümeti” tarafından engelledi diyerek KKTC’nin sistemli bir şekilde mağdur edildiğini de belirtmiştir. Yazısının sonlarında Straw, Rum Kesiminin başarılı bir AB üyesi olmadığını Kuzey Kıbrıs’la eşit şartları kabul etmediklerini dile getirmiştir. Rum yönetiminin bu olumsuz, uzlaşıdan uzak tutumunu açıkladıktan sonra “Kıbrıs’ın bölünmüşlüğü artık tanınmalı.” diyerek sonuca varılmayacak müzakereleri sürdürmek yerine mevcut durum üzerinden ‘Kuzey Kıbrıs’ı tanıyarak iki toplum arası ilişkileri geliştirmek daha doğrudur’ düşüncesiyle yazısını bitirmiştir. Uluslararası politika ve güç savaşlarında “Amerika’nın kas gücü ve İngiltere’nin zekâsı” üzerine çok sözler söylenmiş, fikirler ortaya atılmış ve oyunlar kurulmuştur. Bu düşünce göz önüne alınarak İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw’ın yazısı iyi okunmalı ve idrak edilmelidir.

 

Anastasiadis neyi kaçırdı?

Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’nın da çözüme dönük yüzünü ve düşüncesini mundar eden Rum lider Anastasiadis, Crans Montana sonrası dedikleri gibi çözüm kaçmamıştır diye bir lakırtı etmiştir. Rum lider lakırdılarının devamında çözüme olan bağlılığının devam ettiğini de söylemiştir. Çözüm için fırsat kaçırılmadı derken Rum lider Anastasiadis neyi kaçırmıştır?

 

Kıbrıs’ta yeni sayfa

Dışişleri Bakanı Sayın Tahsin Ertuğruloğlu, ABD ziyaretinde New York ve Washington’da bazı temaslarda bulunmuştur. Ziyareti sırasında Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü’ndeki yuvarlak masa toplantısında, Amerikalı düşünce kuruluşlarına mevcut süreçteki öngörülen çözüm diye dayatılan federasyon seçeneği için ‘öldü’ şeklinde açıklama yapmıştır. ‘Kıbrıslı Türkler yeni dönemde ne istiyor?’ sorusuna da ‘Müzakere olacaksa devletten devlete bir zeminde olmalı.’ demiştir. Bu söz ve düşüncesi Rum Millî Eğitim Bakanlığı’nda yayınlanan formlarda Kıbrıs adasındaki Türklerin azınlık gösterildiği düşünüldüğünde bu müzakere metodu da çökmüştür demektir.

***

KKTC müzakere heyeti ve siyasilerinin tüm olumlu çözüm üzerine yaklaşımları her defasında Rum siyasileri tarafından sonuçsuz bırakılmıştır. Artık çözüm Kuzey Kıbrıs için federasyon modelinde aranmamalıdır. KKTC, jeo-politik ve joe-stratejik konumunu kullanarak Anavatan Türkiye’yle ‘iki devlet bir millet’ mantığıyla hareket etmeli ve siyasi coğrafyasında aktif rol alacak çalışmalar yapmalıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9-Ortak Akıl Sürdürülebilir Hükümet 21.04.2016, Milliyet Gazetesi

Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.             Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükü...

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016, Milliyet Gazetesi

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında ver...

35- BM sonrası çözüm… 06.10.2016, Milliyet Gazetesi

Birleşmiş Milletler zirvesi sonrası ‘Kıbrıs Sorunu’ için BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’dan uluslararası basın önünde müzakere sürecinde gösterdikleri cesaret ve özveriden dolayı ‘tebrik ve aferin’ alan Kıbrıs adasındaki iki lider Nicos Anastasiadis ve Mustafa Akıncı, 4 Ekim günü tekrar Kıbrıs Sorunu için görüşmelere başladı.  Akıncı ve Anastasiadis’in yeni yol haritası ve ajandaları basını bilgilendirme toplantısı vasıtasıyla kamuoyuna servis edildi.  KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Ekim ayı içerisinde yapmayı planladıkları on toplantı sonrası geniş basın bilgilendirmesi yapacağını ve kamuoyundan gizli bir şey olmadığını kanıtlamak için, açık bir toplantı süreci geçireceğini söyledi. Konjonktüre bağlı olarak Akıncı müzakere metodu ve basın bilgilendirmesini sürece zarar vermemek adına yapmıyordu. BM zirvesi öncesi beklentileri yükseltmesi ve zirveden kamuoyunun beklemediği bir sonuç çıkması üzerine, yeni süreçte basına açık bir müzakere süreci seçmesi, olası bir olumsuz son...