Ana içeriğe atla

35- BM sonrası çözüm… 06.10.2016, Milliyet Gazetesi

Birleşmiş Milletler zirvesi sonrası ‘Kıbrıs Sorunu’ için BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’dan uluslararası basın önünde müzakere sürecinde gösterdikleri cesaret ve özveriden dolayı ‘tebrik ve aferin’ alan Kıbrıs adasındaki iki lider Nicos Anastasiadis ve Mustafa Akıncı, 4 Ekim günü tekrar Kıbrıs Sorunu için görüşmelere başladı. Akıncı ve Anastasiadis’in yeni yol haritası ve ajandaları basını bilgilendirme toplantısı vasıtasıyla kamuoyuna servis edildi. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Ekim ayı içerisinde yapmayı planladıkları on toplantı sonrası geniş basın bilgilendirmesi yapacağını ve kamuoyundan gizli bir şey olmadığını kanıtlamak için, açık bir toplantı süreci geçireceğini söyledi. Konjonktüre bağlı olarak Akıncı müzakere metodu ve basın bilgilendirmesini sürece zarar vermemek adına yapmıyordu. BM zirvesi öncesi beklentileri yükseltmesi ve zirveden kamuoyunun beklemediği bir sonuç çıkması üzerine, yeni süreçte basına açık bir müzakere süreci seçmesi, olası bir olumsuz sonuçta sanırım Ben her şeyi sizlere aktardım, bilgilendirme yaptım, görüldüğü üzere Rum yönetimi yine uzlaşmaz tavrıyla umut ve hayallerimize ambargo koydu. Beni tekrar seçiniz, başka metot ve yollarla ben tekrar müzakere ederim.” demek için. Basına açık ve geniş tabana yapılan bilgilendirme ne olursa olsun her zaman doğru ve sağlıklı bir metottur.

***

Cumhurbaşkanı Akıncı, yaptığı bilgilendirme toplantısında 2016 yıl sonu için yeniden çözüm hedefini koydu. Görüşmelerdeki son kısımların 2017 yılına sarkması halinde Kıbrıs Sorununun çözüleceğini ve uzunca bir süredir Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devlet olarak haklarını tek başına kullanan Rum yönetimine ortak olacaklarını ve sorunun çözüleceğini belirtti. Söylemde kulağa hoş gelen Kıbrıs Türk’ü üzerindeki ambargo ve izolasyonların kalkacağı KKTC devletinin federasyon modelli bir çözümde eşit hak ve söz sahibi olacağı bir ‘çözüm’ hepimizin ortak hedefi ve isteğidir.

 

Komandoların gölgesinde çözüm

Kıbrıs Postası gazetesinde Vatan Mehmet imzalı ‘Askeri Savunma Akademisi Kuruyorlar’ başlıklı haber, Güney Kıbrıs Yönetimi’nin çözüme ve barışa giden süreçte ne kadar çözüm ve barış istediklerinin bir göstergesi olsa gerek. Müzakere sürecinde önemli başlıklardan olan garantiler ve güvenlik konusu gündeme geldiğinde, KKTC’de barışın ve huzurun güvencesi olan Türk askerini adada ‘işgalci’ diye tabir eden, Kuzey Kıbrıs’ta olmaması gerektiğini her seferinde dile getiren Rum yönetimi, Yunanistan ile birlikte ‘savunma ve strateji’ alanlarında faaliyet gösterecek bir Savunma Akademisi kurmaya karar vermesi ve süreci başlatması da müzakere masasına ve KKTC’ye ne kadar samimi olduğunun bir başka önemli göstergesi olsa gerek. Ayrıca, Güney yönetimi yine güvenliği ve emniyeti için Yunanistan askeri gücünden sözleşmeli 30-40 kişilik Su Altı Taarruz (SAT) askerini Terazi (ZİGİ)  köyündeki Evangelos Florakis deniz üssüne yerleştirdiği söylentileri ışığında müzakere süreci ne kadar sağlıklı ve Kıbrıs Türk’ünün menfaati doğrultusunda gerçekleşeceğini izleyip göreceğiz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9-Ortak Akıl Sürdürülebilir Hükümet 21.04.2016, Milliyet Gazetesi

Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.             Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükü...

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016, Milliyet Gazetesi

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında ver...