Ana içeriğe atla

78- Kıbrıs Türk Solu 27.07.2017, Milliyet Gazetesi

Kıbrıs Türk Solu denildiğinde akla ilk gelen çözüme en yakın, Kıbrıs adasında Rumla birlikte yaşamayı düşünen siyasi düşünce grubu gelmektedir. Kimdir Kıbrıs Türk Solu? Cumhuriyet Meclisinde temsil edilen partileriyle konumlandıracak olursak listenin başında Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) gelir. Sonrasında Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) gelmektedir. CTP Genel Başkanı Tufan Erhurman, TDP Genel Başkanı Cemal Gürsel Özyiğit’tir. Cumhuriyet Meclisinde olmayan siyasi oluşumları ve düşünce gruplarını da bu Kıbrıs Türk Solunun içine atabiliriz. Çözüm ve Kıbrıs sorunu dediğimizde Kıbrıs Türk Solu ne anlamaktadır? Neyi dillendirmektedir?

 

Çöken BM parametreleri

 

Kıbrıs Türk Müzakere heyetinin yapmış olduğu görüşmeler 20 aya yakın çok çetrefilli, gerilimli ve bir o kadar da “Federasyon Modelli” çözüm fikriyle umut dolu geçti, gitti. Müzakere heyetinin taviz üstüne tavizlerine harita ve oranda eklenerek memnun olmayan güney siyasileri ve kilisesinin isteğiyle Birleşmiş Milletler parametreleri de çöktü, gitti. Garantör ülke Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Mevlut Çavuşoğlu’nun çözüm için sergilediği olumlu yaklaşımda BM parametrelerini ve Rum siyasetinin istediği akla ziyan arzuları geçemedi. Sonuç olarak Sayın Çavuşoğlu’da BM parametreleriyle çözüm olamaz dedi. Sonrasında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Sayın Binali Yıldırım’ın da açıklamaları BM ve Rum istekleriyle bu iş olmaz yönünde oldu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Hüseyin Özgürgün ve hükümetinin üyelerinin de ortak görüşü mevcut sürdürülen metotla BM’yle çözüm olamaz yönünde oldu. Başbakan Yardımcısı Sayın Serdar Denktaş da ‘11 Şubat 2014 mutabakat metni bizim için artık yok hükmündedir’ diyerek çözüm için yürütülen çalışmaların başka bir boyutta olmasını dile getirdi.

 

Kıbrıs Türk Solu için çözüm nedir?

 

Kıbrıs Türk Solu diye tanımladığımız siyasi düşünce grubu için Kıbrıs adasında çözüm fikri, koşulsuz şartsız Kıbrıs Rumlarıyla birlikte yaşama arzusudur. 1974 öncesi sınırlar çizilmeden önce iç içe yaşayan Kıbrıs Türk toplumu ve Rum halkı adadaki Türk ve Müslüman varlığından rahatsız, Rum terör örgütleri tarafından katledilme eylemleri sonrası sınırların çizildiğini ve şu anki konumuyla komşu olarak huzur içinde yaşandığını da hatırlatalım. İki toplumun neden ayrıldığını barış masalarının nasıl dağıldığı açık ve nettir. Kıbrıs Türk solu hangi akla hizmetle Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’yı tekrar masaya geri dönmesi için baskı yapmaktadır? Crans-Montana sonrası Sayın Akıncı “Benim yaşıtlarımın ve dönemimin müzakereleri bitmiştir” açıklaması da daha hafızalardan tükenmeden bu düşünce grubu neye hizmetle masaya dönme çağrılarını baskı olarak yapmaktadırlar.

***

Kıbrıs Türk halkının, Kıbrıs Türk Solunun istek, arzu ve baskıları yüzünden anlamsız bir şekilde BM parametreleriyle çözülmeyeceği açık olan müzakerelerle bir 50 yıl daha kaybetmeye zamanı yoktur. Kıbrıs Türk halkının real-politik kurallar ve siyasi coğrafyamızın getirdiği artı pozisyonlarla devlet aklıyla çözüme ihtiyacı vardır. Sayın Akıncı da görev süresi bitene kadar “Devlet Aklıyla” Kıbrıs Türk halkına hizmet etmelidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9-Ortak Akıl Sürdürülebilir Hükümet 21.04.2016, Milliyet Gazetesi

Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.             Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükü...

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016, Milliyet Gazetesi

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında ver...

35- BM sonrası çözüm… 06.10.2016, Milliyet Gazetesi

Birleşmiş Milletler zirvesi sonrası ‘Kıbrıs Sorunu’ için BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’dan uluslararası basın önünde müzakere sürecinde gösterdikleri cesaret ve özveriden dolayı ‘tebrik ve aferin’ alan Kıbrıs adasındaki iki lider Nicos Anastasiadis ve Mustafa Akıncı, 4 Ekim günü tekrar Kıbrıs Sorunu için görüşmelere başladı.  Akıncı ve Anastasiadis’in yeni yol haritası ve ajandaları basını bilgilendirme toplantısı vasıtasıyla kamuoyuna servis edildi.  KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Ekim ayı içerisinde yapmayı planladıkları on toplantı sonrası geniş basın bilgilendirmesi yapacağını ve kamuoyundan gizli bir şey olmadığını kanıtlamak için, açık bir toplantı süreci geçireceğini söyledi. Konjonktüre bağlı olarak Akıncı müzakere metodu ve basın bilgilendirmesini sürece zarar vermemek adına yapmıyordu. BM zirvesi öncesi beklentileri yükseltmesi ve zirveden kamuoyunun beklemediği bir sonuç çıkması üzerine, yeni süreçte basına açık bir müzakere süreci seçmesi, olası bir olumsuz son...