Ana içeriğe atla

18-Kıbrıs’ta Çözüm ve Rum Ortodoks Kilisesi 09.06.2016, Milliyet Gazetesi

 

Kıbrıs meselesi yarım yüzyıldır süregelen bir sorundur. Dönem dönem çatışma, müzakere ve gerilim üzerine kurulan Güney Kıbrıs ve Kuzey Kıbrıs ilişkileri dış politikamızda yer bulmuştur. Birlemiş Milletler nezdinde devam eden görüşmeler, iki toplumlu iki devletli federasyon modelli bir görüşme çizgisinde geçmektedir. İki toplumun liderleri olan Anastasiadis ve Akıncı yaşları itibari ile Kıbrıs sorunu hakkında aynı derecede bilgili ve konuya hakimdirler. Bu ortak akıl bir yıldır sağlıklı bir şekilde devam eden görüşmelere yansıyor ve görüşmeler olumlu bir havada devam ediyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Rum lider Anastasiadis ile geçmiş hafızalarının aynı olmasını çözüme destek veren bir özellik olarak tanımlamaktadır. Akabinde 2016 yılı iki toplumlu federasyon modeli için bir çözüm yılıdır ve çözüme çok yakınız demektedir. Bu tespitinin arkasında yatan düşünce de gelecek nesillerin geçmiş yaşanmışlıklarının yaşları itibari ile olmaması iki devletli farklı bir çözüm arayışı olacağını düşündürmektedir. Bu tespit ve yaklaşım realpolitik kurallara uygun, gerçek, doğru bir düşüncedir. Düşüncenin özünde Sayın Akıncı ve Anastasiadis mevcut süreci gözlemleyerek “bu yıl sonunda Kıbrıs Sorunu çözüme kavuşacak” demektedirler.

 

Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos

‘Federal çözümde son şans’ başlıklı 19 Mayıs tarihli yazımda Kıbrıs sorununda ‘Enosis’ ve ‘Megali İdea’ fikrini yazmıştım. Şimdi ise Rum Ortodoks kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos’un söylemleri üzerinden Kıbrıs sorununu  irdelemek, müzakere heyetlerine ışık olacağı kanaatindeyim. 12 Kasım 2006’da taç giyme töreninde Başpiskopos Hrisostomos “Dini törenlerimizi işgal altındaki Kuzey topraklarında yapıncaya ve Yunan bayrağını Beşparmak Dağları ve Girne Kalesinde dalgalandırana kadar kutsal savaşımızı devam ettireceğiz. Sınırlarımız, Girne kıyılarındadır.” ifadeleriyle Başpiskoposluğu dönemindeki çözüme olan görüşünü ilk günden yansıtmıştır. Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesinin politikaya direk müdahale ettiğini resmi ağızdan yansıtan bir açıklamada, dönemin KKTC Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Hasan Erçakıca tarafından yapılmıştır. Erçakıca haftalık bilgilendirme toplantısında Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi’nin, çözüm çabalarında etkin rol almak amacıyla Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin plan hazırladığını ve bu görüşü BM ile AB yetkililerine sunmayı düşündüklerini açıklamıştı. Kilise, çözüm sürecine etkili olduğu gibi Güney Kıbrıs eğitim sisteminde de söz sahibidir. Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi’nin, Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) içinde örgütlenmek isteği, Başpiskopos 2. Hrisostomos tarafından bu amaçla, Ordu Din İşleri Müdürlüğü’ne atanan Başkeşiş Yoannis Yoannu’nun RMMO’dan tuğgenerallik rütbesi talep ettiği de bilinmektedir. Bu ayrıca Kilise’nin diğer alanlara da etki etmesinin bir göstergesidir. Kilisenin politik konulardaki etkinliğini gösteren bir başka örnek de Rum Merkez Bankası yöneticisi Hristodulos Hristodulu’nun yazdığı ve çözüme karşı çıkan “Federasyon, Annan Planı ve Yeni Çözüm Planının Gebe Olduğu Ekonomi” isimli kitabından kilisenin 10 bin adet satın alması ve ücretsiz dağıtmasıdır. Başpiskopos 2. Hrisostomos 2010 yılında Paskalya dolayısıyla yayınladığı açıklamada, Kıbrıs sorununda izlenmekte olan politikaya tamamen karşı olduğunu belirterek “Kurtuluş için yeniden birleşme değil, mücadele zorunludur.” demiştir. Dönemin GKRY yöneticilerine de “seslerini 3 bin yıllık Helen tarihi ve 2 bin yıllık Hıristiyanlığın sesiyle birleştirmeleri, zorluklara ve baskılara boyun eğmemeleri” çağrısında bulunmuştur.

 

 

 

Büyük Birader

Bu bağlamda bahsi geçen kişi ve kurumların açık kaynaklardan görüş ve beyanlarını taradığımızda yukarıdaki satırlar çıkmaktadır. Beyanları belli bir tarih aralığında tutmaktaki sebep de olumlu giden görüşmelere yakın zamandaki söylemlerin zarar vermemesi içindir. Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi ve Başpiskoposluğunun Din İşlerinin de yanı sıra Güney Kıbrıs’taki her alana müdahale ettiği açık bir şekilde görünmektedir. İngiliz yazar George Orwel’ın 1984 romanında üstünde durduğu ana öznesi Big Brother (Büyük Birader)’dır. Burada görünmez bir el gibi sistemi ve düşünceleri kontrol ettiği görünmektedir. Sanırım Başpiskopos 2. Hrisostomos da yaşı itibari ile büyük biraderliğe soyunmuştur. Nitekim günümüz realpolitik kurallarının hoşgörü, birlik ve beraberlik üzerine kurulduğunu varsaydığımızda mevcut düşüncesinin bir hülyadan öteye gidemeyeceğini umut ediyorum. Güney ve Kuzey Kıbrıs heyetlerinin de Kilise faktörünü dikkat ederek süreci başarı ile sonlandırmalarını dilerim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9-Ortak Akıl Sürdürülebilir Hükümet 21.04.2016, Milliyet Gazetesi

Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.             Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükü...

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016, Milliyet Gazetesi

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında ver...

25-15 Temmuz Sonrası Kıbrıs 28.07.2016, Milliyet Gazetesi

‘Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kıbrıs özel danışmanı Espen Barth Eide’in “Birkaç hafta içinde Kıbrıs müzakerelerinde mülkiyet, garantiler ve güvenlik konuları görüşülecek” şeklindeki beyanıyla müzakerelerin en önemli başlıklarına ve süreci belirleyen konulara vurgu yaptı. Eide, Kıbrıs’ta çözüm penceresinin açık olduğunu fakat sonsuza dek açık olmayacağını da söyledi.’ 2016 yılının çözüm yılı olması gerektiğini her fırsatta dile getiren Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı ile Sayın Eide aynı düşüncede oldukları aşikârdır.   Art niyetli yaklaşım Çözümün taraflarından ikisi olumlu söylem içerisinde olmalarına karşın, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafı bir o kadar olumlu söylemlerden uzaktalar. GKRY Dışişleri Bakanı Kasoulidis’in Türkiye’deki 15 Temmuz günü F tipi örgütün darbe girişimine atıfta bulunarak, 18 Temmuz günü Brüksel’de söylediği “Çözüm sonrası Kıbrıs’ta Türk askeri varlığını istemiyoruz” ve “15 Temmuz sürecinde Türk askerinin Ada’da başı boş kaldığını, belirsizli...