Ana içeriğe atla

22-Enerji ve Kıbrıs Sorunu 07.07.2016, Milliyet Gazetesi

Türkiye, Rusya ve İsrail arası ilişkilerin Doğu Akdeniz politikası ve jeopolitiğini etkileyecek şekilde tekrar başlaması hiç şüphesiz üç büyük devlet için de ‘kazan kazan’ mantığının bir ürünüdür. Doğu Akdeniz’de enerji bağlamında diplomasi savaşları olurken Kıbrıs adasında varlığı olan iki toplum Türk ve Rum kesimi nasıl bir politika izleyeceklerdir? Bu izleyecek oldukları siyaset ve strateji gelecek devamlılıklarının birer göstergesi olacaktır. Temmuz ayının başı itibari ile Türkiye, Rusya ve İsrail ilişkilerinin iyileşmesine paralel olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) de görüşmelerini yoğun bir şekilde hızlandırmışlardır. Toplamda bir ay içinde 6 görüşme yapacak olan heyetler ana başlıklar üzerinden 6 görüşme sonrası bir sonuca varmak istemektedirler. İlk görüşme sonrası Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, yaptığı basın toplantısında “Kıbrıs’ın, enerji denkleminin dışında kalma riski var” şeklindeki beyanın Doğu Akdeniz’de devam eden enerji üzerine kurulan stratejik oyunlarının önemine değinmiş ve bu denklemin dışında Güney ve Kuzey olarak kalabiliriz demiştir. Diplomasi ve ‘kazan kazan’ politikasının hakim olduğu coğrafyamızda bireysel ve tarihsel ideolojik saplantılara düşmeden enerji üzerine kurulan oyunda Kuzey Kıbrıs, Anavatan Türkiye ile eş güdümlü hareket ederek bu enerji koridorunda olmanın verdiği şansı iyi değerlendirmelidir. Bu süreç sonrası ekonomik olarak bir getiri ve kırk yılı aşkın bir süredir devam eden ambargo ve izolasyonların kalkmasına varabilecek siyasi bir kazanımda elde edebilir.

 

Şeffaf müzakere 

Bu bağlamda Sayın Akıncı ve heyeti Temmuz ayında planladıkları görüşmelerde mülkiyet ve vatandaşlık gibi hayati öneme sahip konularda bir sonuca varmalıdırlar. olumlu ya da olumsuz varacakları sonuç enerji koridoru olma ve güvenli liman olma yolunda KKTC’yi önemli adımlar atmasını sağlayacaktır. Müzakere heyeti Güney Kıbrıs heyeti ile görüşmeleri öncesi ve sonrasında kamuoyuna açık ve net bilgilendirme yapmalıdır. Masada kimin oyun bozan, kimin uzlaşmacı olduğunu göstermelidir. Çözüm yolunda samimi ve iletişime açık olan taraf akil devletlerin kurduğu Doğu Akdeniz politikasında rol alabilecektir. Bu kazanım ise KKTC için hayati bir önem arz etmektedir. KKTC heyeti görüşme ve müzakerelere açık tavrı ile masadan hep bir artı ile kalkan taraf olmalıdır. Sayın Akıncı’nın Devlet Aklı ile hareket etmesi sürecin KKTC lehine sonlanmasında büyük bir destektir.

 

Vatandaşlık hakkı

Bu ayın ikinci görüşmesi 8 Temmuz Cuma günüdür. Bu görüşmede KKTC heyeti Vatandaşlık ve Yasal ikametgah gibi konularda elle tutulur, gözler görülür kazanımlarla masadan kalkması çok önemlidir. Hüseyin Özgürgün Başbakanlığındaki hükümetin, Cumhurbaşkanı ve çözüm süreci ile ortak hareket etmesi de bir kazançtır. Bu durum iyi değerlendirilmeli ve Kuzey Kıbrıs’ta vatandaşlık bekleyen bireylerin durumları da yasal bir zeminde tarih ve süre belirlenerek çözülmelidir. İçinde bulunduğumuz ay geçtiğimiz süreçte iki tarafın ortak beyanları ve yeni müzakere metoduna geçmeleri ile büyük anlam ve ümit yüklediğimiz bir süreç haline gelmiştir. Görüşmelerin Kıbrıs adasında iki devlet, iki millet olduğu çizgisinde geçmesi ve ortak akıl ile iki topluma da değer bırakarak sonlanması yönündedir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9-Ortak Akıl Sürdürülebilir Hükümet 21.04.2016, Milliyet Gazetesi

Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.             Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükü...

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016, Milliyet Gazetesi

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında ver...

25-15 Temmuz Sonrası Kıbrıs 28.07.2016, Milliyet Gazetesi

‘Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kıbrıs özel danışmanı Espen Barth Eide’in “Birkaç hafta içinde Kıbrıs müzakerelerinde mülkiyet, garantiler ve güvenlik konuları görüşülecek” şeklindeki beyanıyla müzakerelerin en önemli başlıklarına ve süreci belirleyen konulara vurgu yaptı. Eide, Kıbrıs’ta çözüm penceresinin açık olduğunu fakat sonsuza dek açık olmayacağını da söyledi.’ 2016 yılının çözüm yılı olması gerektiğini her fırsatta dile getiren Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı ile Sayın Eide aynı düşüncede oldukları aşikârdır.   Art niyetli yaklaşım Çözümün taraflarından ikisi olumlu söylem içerisinde olmalarına karşın, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafı bir o kadar olumlu söylemlerden uzaktalar. GKRY Dışişleri Bakanı Kasoulidis’in Türkiye’deki 15 Temmuz günü F tipi örgütün darbe girişimine atıfta bulunarak, 18 Temmuz günü Brüksel’de söylediği “Çözüm sonrası Kıbrıs’ta Türk askeri varlığını istemiyoruz” ve “15 Temmuz sürecinde Türk askerinin Ada’da başı boş kaldığını, belirsizli...