Ana içeriğe atla

57- Düşüncede bitmiş müzakere 02.03.2017, Milliyet Gazetesi

Uzunca bir süredir ha oldu ha olacak umutlarıyla Kuzey Kıbrıs basınında müzakere süreci hakkında olumlu/olumsuz, çözüldü/çözülecek şeklinde farklı renklerle farklı punto ve düşüncelerle haber, köşe yazısı ve yorum olarak süreci okuduk ve dinledik. Kamuoyu yazacak olursa olumlu veya olumsuz çok şey daha yazıp çizebilir. Lakin mantık ve devlet aklıyla düşündüğümüzde benim nazarımda çok da önemli bir konu kalmadığı gibi, güncel olarak tartıştığımız ve konuştuğumuz “liderler masaya dönecek mi”, “Rum lider ‘Ben küstüm oynamıyorum’ tarzı politikasının yanlış olduğunu anlayıp kendi eliyle çarptığı kapıyı açarak masaya geri gelecek mi” soruları gündemimizdedir.

 

Masadaki çözümsüzlük

 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı da basın açıklamalarında Rum lider Anastasiadis masaya kendi dönmeli, görüşmeyi terk eden kendisidir demiştir. Peki, Sayın Akıncı halen daha masada ve görüşmeye açıksa Rum lider de masaya döndüğünde ne olacaktır? Sayın Akıncı seçildiği tarihten itibaren süren büyük umutların basına servis edildiği, sürecin uluslararası boyutlara taşındığı New York, Mont Pelerin ve Cenevre’de Kıbrıs görüşmeleri sonrasında somut elde edinim ve kazanım nedir, tekrar liderler masaya döndüğünde ne olacaktır? Dün olduğu gibi masaya döndüklerinde orta oyun yeniden başlayacak, basına olumlu mesajlar verilecek ve mekik diplomasi metoduyla kahveler içilecek. Basın ve kamuoyu, oyunu tekrar halka servis etmekten başka ileriye gidebilecek midir?

 

Beden ve zihin ayrılığı

 

Liderlerin bedenen masaya dönmeleri mi önemlidir yoksa zihnen iki toplumlu iki devletli eşit yurttaşla federasyon modeline inanmaları mı önemlidir? Sayın Akıncı Görüşmeler hemen başlar diyor. Peki, müzakere heyeti bu orta oyun şeklindeki görüşmelerde umutla sonucu bekleyen Kıbrıs Türk halkına çözüm mü getirecek, yoksa umut ve hayalleri hüsrana mı uğratacak? Kıbrıs Türk tarafı ve garantör ülke Türkiye federasyon modelli çözüme açıktır. Fakat Güney Kıbrıs lideri ve müzakere ekibi Güney Kıbrıs’ta gerçekleşecek seçimlere kilitlenmiş, söylem ve eylemleri çözümden ziyade Enosis ve çözümsüzlüğe hizmet eden bir noktadır. Bu düşünceyle tekrar müzakere masasına gelmeleri ve sürecin yeniden başlaması, güney seçimlerinde Anastasiadis ve siyasi düşüncesinin propaganda malzemesi olmaktan öteye geçemeyen bir görüşme sürecine gider. Kuzey Kıbrıs halkı ve müzakere heyeti seçim için kullanılan bir argüman olarak süreçte rol alır.

 

Garantör ülkelerin doğruları

 

Müzakere sürecinde garantör ülke Yunanistan, Türkiye gibi süreci izlemekte ve gerektiğinde kendi doğruları ölçüsünde kontrol etmektedir. Yunanistan Savunma Bakanı’nın Kardak kayalıkları için yaptığı talihsiz açıklama sonrası Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’ndan gerekli cevabı almıştır. Kardak kayalıkları için kullandığı bu seviyesiz yorumu ve düşünceyi Kıbrıs müzakereleri için de kullanacaklarını düşündüğümüzde Rum liderin tekrar masaya gelmesinin bir anlamı yoktur. Çünkü Rum heyeti ve garantör ülkesi federasyon modelli bir çözümden düşünce olarak çok uzaktırlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9-Ortak Akıl Sürdürülebilir Hükümet 21.04.2016, Milliyet Gazetesi

Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.             Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükü...

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016, Milliyet Gazetesi

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında ver...

35- BM sonrası çözüm… 06.10.2016, Milliyet Gazetesi

Birleşmiş Milletler zirvesi sonrası ‘Kıbrıs Sorunu’ için BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’dan uluslararası basın önünde müzakere sürecinde gösterdikleri cesaret ve özveriden dolayı ‘tebrik ve aferin’ alan Kıbrıs adasındaki iki lider Nicos Anastasiadis ve Mustafa Akıncı, 4 Ekim günü tekrar Kıbrıs Sorunu için görüşmelere başladı.  Akıncı ve Anastasiadis’in yeni yol haritası ve ajandaları basını bilgilendirme toplantısı vasıtasıyla kamuoyuna servis edildi.  KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Ekim ayı içerisinde yapmayı planladıkları on toplantı sonrası geniş basın bilgilendirmesi yapacağını ve kamuoyundan gizli bir şey olmadığını kanıtlamak için, açık bir toplantı süreci geçireceğini söyledi. Konjonktüre bağlı olarak Akıncı müzakere metodu ve basın bilgilendirmesini sürece zarar vermemek adına yapmıyordu. BM zirvesi öncesi beklentileri yükseltmesi ve zirveden kamuoyunun beklemediği bir sonuç çıkması üzerine, yeni süreçte basına açık bir müzakere süreci seçmesi, olası bir olumsuz son...