Ana içeriğe atla

63- Bizans oyunu… 13.04.2017, Milliyet Gazetesi

Geçen haftaki yazımda görünen köy kılavuz istemez misali iki ay aradan sonra muhtemel yapılacak olan 11 Nisan görüşmeleri hakkında sıralı bir dizi olacak olanları yazmıştım. “Abdala malum olurmuş” misali kadim bir düşünceyle olacakları sıraladım. 7 Nisan Cuma günü Rum meclisinde Enosis kararı kilisenin atanmasında etkili olduğu eğitim bakanının inisiyatifine bırakılmasıyla görüşmelerin önü açılmış oldu. Bir nevi Enosis kararı sümen altına itilmiş oldu.

11 Nisan görüşmeleri yapıldı. Her zamanki gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı ‘ihtiyatlı iyimser’ bir bakış ve düşünceyle müzakere sonrası basın açıklaması yaptı. 20 aya yakındır alışık olduğumuz tarzından hiçbir şey değişmeden sorulara da cevap verdi. Yeni bir görüşme takvimi olarak 20 Nisan, 2, 11 ve 17 Mayıs tarihlerinde heyetler olarak görüşmeler yapacaklarını basına açıkladı. Tabi burada Yeni takvim ve tarih var ama görüşmeler bizim bildiğimiz eski görüşmeler gibi geçeceği aşikardır. Rum meclisi ve kilisesi gizli ajandaları gereği bu görüşmeleri de Bizans oyunuyla istedikleri şekilde durdurma, devam ettirme, başka bir boyuta taşıma şeklinde evirip çevireceklerdir. İşin özün eski köye yeni adet gelmeyecek, alışık olduğumuz görüşmeler ‘Yeni’ sözcüğüyle basına servis edilmiş oldu.

Bu bağlamda Sayın Akıncı’ya bir sorum var: Enosis kararı sonrası yetkinin kullanılması eğitim bakanına verilerek alınan karar bertaraf mı olmuş oldu?

 

BM memur Eide

 

Basına yansıyan, yansımayan Sayın Akıncı ve BM memuru Eide’nin açıklamalarından önümüzdeki dönemde Eide’nin adı hakemlik olmasa da inisiyatif alarak daha aktif bir rol üstleneceğini okuduk. Burada dikkat edilmesi gereken husus, memur Eide’nin sadece BM’de görevli bir memur olduğu, görevi gereği her türlü görüşmeyi yapabileceği ancak onca yıldır ambargolar altında yaşamış ve 1963-1974 yılları arasında acı çekmiş Türk tarafının hassasiyetlerini anlamayacağı ve empati yapamayacağı gerçeğinin akıllardan çıkarılmaması gerekmektedir. İki toplum arasında memur Eide’nin tarafsız bir rol üstlenmesi gerekirken Rum tarafındaki siyasi partilerle görüşüp, Türk tarafındaki siyasi temsilcilerle görüşmemesi; Mart ayı içerisinde Washington DC’ye yaptığı resmi ziyaretinde Helenik Amerikan Liderler Konseyi gibi oluşumlarla görüşmesi; DC’de Atlantik Konseyi’nin düzenlediği “Birleşik Kıbrıs için Stratejik ve Sürdürülebilir Gelişme” başlıklı seminerde hiçbir Türk temsilcinin olmadığı, sadece Rumların tek taraflı temsil edildiği bir panelde konuşma yaptığı gibi çok taze gerçekler önümüzde dururken, BM memuru Eide’ye farklı roller verilmesi ne kadar doğru olur? Memur Eide’nin bu hakemliğe benzer yeni rolünde Türkiye’yi zor durumda bırakacak görüşmeler ve açıklamalardan da kaçınılması gerekmektedir. İşin özünde memur Eide Kıbrıs sorununda Türk halkının menfaat ve çıkarlarını görmezden gelebilecek bir kişiliğe ve inanca sahiptir. Müzakere heyetimiz ve Eide’yi gördüğünde yüzlerinde çiçekler açan memurlarımız bu hususları unutmadan görüşmelerini sürdürmelidirler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9-Ortak Akıl Sürdürülebilir Hükümet 21.04.2016, Milliyet Gazetesi

Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.             Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükü...

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016, Milliyet Gazetesi

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında ver...

35- BM sonrası çözüm… 06.10.2016, Milliyet Gazetesi

Birleşmiş Milletler zirvesi sonrası ‘Kıbrıs Sorunu’ için BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’dan uluslararası basın önünde müzakere sürecinde gösterdikleri cesaret ve özveriden dolayı ‘tebrik ve aferin’ alan Kıbrıs adasındaki iki lider Nicos Anastasiadis ve Mustafa Akıncı, 4 Ekim günü tekrar Kıbrıs Sorunu için görüşmelere başladı.  Akıncı ve Anastasiadis’in yeni yol haritası ve ajandaları basını bilgilendirme toplantısı vasıtasıyla kamuoyuna servis edildi.  KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Ekim ayı içerisinde yapmayı planladıkları on toplantı sonrası geniş basın bilgilendirmesi yapacağını ve kamuoyundan gizli bir şey olmadığını kanıtlamak için, açık bir toplantı süreci geçireceğini söyledi. Konjonktüre bağlı olarak Akıncı müzakere metodu ve basın bilgilendirmesini sürece zarar vermemek adına yapmıyordu. BM zirvesi öncesi beklentileri yükseltmesi ve zirveden kamuoyunun beklemediği bir sonuç çıkması üzerine, yeni süreçte basına açık bir müzakere süreci seçmesi, olası bir olumsuz son...