Ana içeriğe atla

7-ÜST akıl KKTC'yi dizayn ederse ne olur? 07.04.2016, Milliyet Gazetesi


Doğu Akdenizin en güzel adası baharın, tüm güzellikleriyle kendini göstermeye başladı. Bu adanın varlığı, güzelliği ve gelişimi için ise KKTC meclisinin neler yaptığını sorgulamamızda yarar vardır.

 

Yakın siyasi tarihimize bakarak konuyu irdeleyecek olursak, 28 Temmuz 2013’te yapılan milletvekilliği seçimi ile KKTC meclisi koalisyon hükümetlerine ev sahipliği yapmaya başlamıştır. Uzlaşı ve diyalog kanallarının verimli ve iyi kullanıldığı sürece koalisyon hükümetleri iyi bir performans ve fayda ile çalışabilmiştir.

 

Lakin, Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin parti meclis kararlarını Cumhuriyet Meclisi kararından üstün görmesi yüzünden su krizi, mali protokol gibi konular siyasi gündemi gerdi ve tarafları bir hayli üzdü. Yasama ve yürütme faaliyetlerinde tümü kapsayan kararlardan ziyade, ideolojik ve kısır döngü içerisinde partizanca hareket etmesi hükümetin aktif ve verimli çalışmasını engelledi. Ömer Kalyoncu Başbakanlığındaki CTP – UBP hükümeti sırasıyla istifalarını sunarak düştü.

 

Siyasi kartların yasama ve yürütme faaliyetlerinde tekrardan dağıtılacağını düşündüğümüzde olası kurulacak olan KKTC hükümetinin içinde, kanımca CTP bu düşünce ve akıl yapısı ile olmayacaktır. Çünkü kavga ve gerilim üzerine kurulan ideolojik hareket tarzı Kuzey Kıbrıs siyasetinde Türkiye ile olan ilişkilere zarar vermekte ve bu etkisi de halka sorun olarak yansıtmaktadır. İdeolojik söylemlerin seçim ve propaganda zamanında kalması siyasetin geneline fayda olarak yansır.

 

Sivil toplu örgütlerinin görüşü genel olarak meclis yapısının sağlıksız ve değişik olasılıklar olsa da hükümetin gitmeyeceğini, sorun çözenden çok sorun yaratan bir hükümet olacağını hissettikleri için erken seçim istediğini tekrar hatırlamakta fayda vardır.

 

Görünen tablo bu ise, tahmini yapılacak olan bir erken seçimde meclisteki bazı partilerin sayıları ve vekillerinde değişiklikler olacak, yeni bir parti olan Halkın Partisi umut olarak görülecek ve hükümet olma şansını yakalayacaktır.

 

-Üst akıl ve siyasi oyunu-

 

Müzakere süreci, su krizi, mali protokol gibi Kuzey Kıbrıs için hayati öneme sahip konular yanlı/yanlış tartışılmakta ve çözümsüzlük bir çözüm olarak hareket ettirilmekte. Hükümetin istifası sonrası yeniden hükümet olma yolunda ilerleyen Cumhuriyetçi Türk Partisi hangi akıl ile hareket ettiğini sorgulamaya başlamak gerekir. Bu yapılanmanın eski düşüncelerini kurulacak yeni hükümette de devam ettireceği varsayımı ile ilerlersek, şu soruyu sormak yerinde olacaktır: Bu yapılanma neden hükümet olmak istemektedir?

 

Tahmini hükümet kurması düşünülen partilere bakıldığında, Kıbrıs’ın üst aklı halkın tüm etnik görüşlerini kapsayan değil, sol bir hükümet kurma girişiminin kulislere yansımasıdır. Bu olası kurulacak olan sol hükümet, Türkiye ile olan eş güdümlü yürütmek istemediği konularda, aynı düşünce ile tekrar hareket ederse ekonomik krizin içinden çıkılamayacak, KKTC yeni krizlere gebe bırakılacaktır. KKTC’deki diğer etnik görüşleri dikkate almayan olası sol jargonlu bir hükümet girişimi olsa olsa büyüyen Türkiye’yi engelleyen, KKTC’yi de ‘böl, parçala, yok et’ stratejisi ile krizlerle boğmaya çalışan üst aklın projesidir.

 

KKTC’nin jeo-strateijk önemi doğrultusunda Türkiye ile karşıt bir politikada dizayn etmek isteyen üst akıl, Kuzey Kıbrıs siyasetinde etkili olmaya çalışsa da bin yıllık geçmişi olan Türkiye, Yavru vatanına yapılan bu operasyonu da bozacağından kimsenin şüphesi olmasın. Kazanan tekrardan Devlet Aklı ve millet menfaati olacaktır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9-Ortak Akıl Sürdürülebilir Hükümet 21.04.2016, Milliyet Gazetesi

Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.             Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükü...

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016, Milliyet Gazetesi

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında ver...

25-15 Temmuz Sonrası Kıbrıs 28.07.2016, Milliyet Gazetesi

‘Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kıbrıs özel danışmanı Espen Barth Eide’in “Birkaç hafta içinde Kıbrıs müzakerelerinde mülkiyet, garantiler ve güvenlik konuları görüşülecek” şeklindeki beyanıyla müzakerelerin en önemli başlıklarına ve süreci belirleyen konulara vurgu yaptı. Eide, Kıbrıs’ta çözüm penceresinin açık olduğunu fakat sonsuza dek açık olmayacağını da söyledi.’ 2016 yılının çözüm yılı olması gerektiğini her fırsatta dile getiren Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı ile Sayın Eide aynı düşüncede oldukları aşikârdır.   Art niyetli yaklaşım Çözümün taraflarından ikisi olumlu söylem içerisinde olmalarına karşın, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafı bir o kadar olumlu söylemlerden uzaktalar. GKRY Dışişleri Bakanı Kasoulidis’in Türkiye’deki 15 Temmuz günü F tipi örgütün darbe girişimine atıfta bulunarak, 18 Temmuz günü Brüksel’de söylediği “Çözüm sonrası Kıbrıs’ta Türk askeri varlığını istemiyoruz” ve “15 Temmuz sürecinde Türk askerinin Ada’da başı boş kaldığını, belirsizli...