Ana içeriğe atla

76-Tükenen Federasyon Modeli 13.07.2017, Milliyet Gazetesi

Kıbrıs müzakerelerinin Annan Planı sonrasında en üst düzeyde gerçekleşen görüşmesi garantör ülkelerin de katıldığı Crans-Montana’daki konferanstır. Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’nın seçilmesi sonrası başlayan görüşmeler 20. ayında sonlandı. Heyetler, birbirine bağlı bir şekilde New York, Cenevre ve İsviçre’de görüştüler. Son olarak garantör ülkelerin de katılımıyla “Kıbrıs Konferansı” niteliğinde bir haftadan fazla süren Crans Montana görüşmeleri sonuçsuz kalarak süreç çökmüştür. Sayın Akıncı’nın her seferinde dile getirdiği ‘federasyon modelli çözüm’ için son şans da tükenmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in “Ne yazık ki bir çözüm mümkün olmamıştır ve konferans bu uzun süreli soruna bir çözüm getiremeden kapanmıştır.” sözleriyle görüşmelerde hakem niteliğindeki BM de sürecin çöktüğünü deklare etmiştir.

***

Süreç, ön gördüğümüz şekilde Kıbrıs Rum yönetiminin hayalden ve akıldan yoksun istek ve arzuları yüzünden başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Kuzey Kıbrıs müzakere heyetinin de 20 aylık tecrübesi, deneyimi ve harita teslimiyetiyle süreç kapanmıştır. Amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmemek olduğu için suçlu aramaya gerek yoktur. Kıbrıs müzakere heyetinin eline geçen şans tükenmiştir. Kıbrıs Türk halkının, Kurucu Cumhurbaşkanı Rahmetli Rauf Denktaş sonrasında ikinci kez Cumhurbaşkanı seçilme hakkını kimseye vermediğini düşündüğümüzde Sayın Akıncı için de bir şey demeye gerek yoktur. Emek ve hayalleri, yaşıtı komşu lider Anastasiadis ve kilisesi yüzünden heba olmuştur.

 

15 Temmuz

 

Asker üniforması giymiş, FETÖ terör örgütü üyelerinin ülkemizin milli birlik ve bütünlüğünü yıkmak için gerçekleştirdikleri darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçmiştir. Kendisini ilk 17-25 Aralık sürecinde gösteren örgüt, istihbarat ve psikolojik savaşından sonuç alamayacağını düşündüğü anda ülke savunmamız için var olan tankımız, uçaklarımızla milletimize ve değerlerimize yönelik konvansiyonel saldırıya geçmiştir. Örgüt, devletimizin başı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve yürütmenin başı Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım başta olmak üzere milli ve devlet kimliğine sahip tüm kamu görevlilerimize ve halkımıza saldırmıştır. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın yaptığı seferberlik çağrısıyla halkımız bedenini tanklara ve darbecilere karşı siper yaparak ülkemizi ve devletimizi korumuştur. Ruhunu şeytana satan imam kılıklı sahte vaizin hevesi kursağında kalmıştır. Bir yıl içinde emniyet gücümüz ve mahkemelerimiz örgütün gizli kalmış üyeleri hakkında işlemler yapmışlar ve mücadeleyi devam ettirmektedirler.

***

Din kimliğinin altına gizlenmiş, uluslararası bir ihanet şebekesi olan FETÖ örgütüyle mücadele hiçbir tereddüte uğramadan devam etmelidir. Tehlike çok büyüktür. Mücadele süreci içinde siyasi ayağı da deşifre edilmelidir. Suçlular ve destekçileri kanun önünde yargılanmalıdırlar. 

Milli kimliğimiz tehlikede ve ülkemiz beka sorunuyla karşı karşıyadır. 16 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini onaylayarak milletimiz Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ı tam yetkili kılmıştır. Halkımızın ve devletimizin güvenliği için FETÖ örgütüyle mücadele yurtta ve uluslararası alanda devam etmelidir. 15 Temmuz Şehit ve Gazilerimizi rahmet ve minnetle anarım. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9-Ortak Akıl Sürdürülebilir Hükümet 21.04.2016, Milliyet Gazetesi

Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.             Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükü...

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016, Milliyet Gazetesi

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında ver...

35- BM sonrası çözüm… 06.10.2016, Milliyet Gazetesi

Birleşmiş Milletler zirvesi sonrası ‘Kıbrıs Sorunu’ için BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’dan uluslararası basın önünde müzakere sürecinde gösterdikleri cesaret ve özveriden dolayı ‘tebrik ve aferin’ alan Kıbrıs adasındaki iki lider Nicos Anastasiadis ve Mustafa Akıncı, 4 Ekim günü tekrar Kıbrıs Sorunu için görüşmelere başladı.  Akıncı ve Anastasiadis’in yeni yol haritası ve ajandaları basını bilgilendirme toplantısı vasıtasıyla kamuoyuna servis edildi.  KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Ekim ayı içerisinde yapmayı planladıkları on toplantı sonrası geniş basın bilgilendirmesi yapacağını ve kamuoyundan gizli bir şey olmadığını kanıtlamak için, açık bir toplantı süreci geçireceğini söyledi. Konjonktüre bağlı olarak Akıncı müzakere metodu ve basın bilgilendirmesini sürece zarar vermemek adına yapmıyordu. BM zirvesi öncesi beklentileri yükseltmesi ve zirveden kamuoyunun beklemediği bir sonuç çıkması üzerine, yeni süreçte basına açık bir müzakere süreci seçmesi, olası bir olumsuz son...