Ana içeriğe atla

77-20 Temmuz 1974 20.07.2017, Milliyet Gazetesi

Kıbrıs adasında EOKA terörüne karşı varlık mücadelesi veren Kıbrıs Türk halkı için 20 Temmuz 1974 umutların yeşerdiği, haklı mücadelelerinin zaferle taçlandığı, ölümlerin durduğu gündür. ENOSİS hayaliyle silahlı eylemler yapan, Kıbrıs Türk’ünün canına kasteden, malını ziyan eden eli kanlı terör örgütü EOKA’nın hayallerinin öldüğü gündür 20 Temmuz 1974. Rum eylemlerinin son bulduğu Türk Silahlı Kuvvetleri sayesinde adaya barışın geldiğin gündür 20 Temmuz.

 

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması

Kıbrıs sorununu çözüme ulaştırmak amacıyla Zürih’te 6 Şubat 1959 tarihinde Türk hükümeti Başbakanı Adnan Menderes, Türkiye Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Yunanistan Başbakanı Karamanlis ile Yunan Dışişleri Bakanı Averoff biraraya gelmiştir. Bu görüşmelere ayrıca Türkiye Dışişleri Bakanlığı Umumi Kâtibi Melih Esenbel ve Yunanistan’ın BM’deki daimî temsilcisi Palamas’ın iştirakıyla Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı Rauf Denktaş̧ da Türk heyeti ile birlikte Zürih’te hazır bulunmuştur. Zürih’te 6 gün süren görüşmeler neticesinde Türkiye ve Yunanistan 11 Şubat 1959’da anlaşmaya varmışlardır. Bu anlaşmayla asıl hedef hasıl olmuş ve “Tek meclisli bağımsız bir Kıbrıs Cumhuriyeti kurulacak.” kararı alınmıştır. Diğer önemli karar da “Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’yi birbirine bağlayan bir ittifaklar sistemi, adanın geleceğini garanti edecektir.” maddesidir. Bu zirveyle Kıbrıs Türk halkı ada yönetiminde seçme ve seçilme hakkına sahip siyasi iradede yer alan bir konuma gelmiştir.

 

Papaz Makarios

 

16 Ağustos 1960 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş resepsiyonu verilmiş; ancak resepsiyon öncesi gündeme Makarios’un açıklamaları damgasını vurmuştur. Açıklamasında “Kıbrıs, 8 asır sonra Yunan olmuştur.” demiştir. Bu söylemi ve yönetimde Kıbrıs Türk’nün varlığından rahatsız Rum kilisesi ve Rum yönetimi yüzünden Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ömrü 3 yılı geçememiştir. Rumlara göre ‘Adada Kıbrıs halkı vardı. Ada, bir Yunan adası idi. Bu Yunan adasının yerli halkı da Rumlardı’ mantığı hakimdi. Kıbrıs Türklerini de bir avuç azınlık olarak görmekteydiler. Bu mantık ve bakışla Rumlar adada Türk varlığını yok etmek için silahlı eylemlere başladılar. Bu amaçla “Akritas Planı”nı hayata geçiren Rum tarafı Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkmıştır.

 

1974

 

1974 yılında Türkiye garantörlük haklarına dayanarak Kıbrıs’a düzenlediği “Mutlu Barış Harekatıyla” Rum çetelerinin silahlı eylemleri bir günde son buldu. Mehmetçik’in adaya çıkmasıyla Kıbrıs adasına barış ve huzur hâkim oldu. Kıbrıs Türk halkı siyasi tanınması için “Kıbrıs Türk Federe Devleti” ve sonrasın da “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”yle haklı mücadelesine devam etmektedir. Kıbrıs Barış Harekatı’nın 43. yılında şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Günümüzün siyasi aktörleri de 1974 öncesini unutmadan gelecek planlarını yapmalıdırlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9-Ortak Akıl Sürdürülebilir Hükümet 21.04.2016, Milliyet Gazetesi

Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.             Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükü...

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016, Milliyet Gazetesi

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında ver...

35- BM sonrası çözüm… 06.10.2016, Milliyet Gazetesi

Birleşmiş Milletler zirvesi sonrası ‘Kıbrıs Sorunu’ için BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’dan uluslararası basın önünde müzakere sürecinde gösterdikleri cesaret ve özveriden dolayı ‘tebrik ve aferin’ alan Kıbrıs adasındaki iki lider Nicos Anastasiadis ve Mustafa Akıncı, 4 Ekim günü tekrar Kıbrıs Sorunu için görüşmelere başladı.  Akıncı ve Anastasiadis’in yeni yol haritası ve ajandaları basını bilgilendirme toplantısı vasıtasıyla kamuoyuna servis edildi.  KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Ekim ayı içerisinde yapmayı planladıkları on toplantı sonrası geniş basın bilgilendirmesi yapacağını ve kamuoyundan gizli bir şey olmadığını kanıtlamak için, açık bir toplantı süreci geçireceğini söyledi. Konjonktüre bağlı olarak Akıncı müzakere metodu ve basın bilgilendirmesini sürece zarar vermemek adına yapmıyordu. BM zirvesi öncesi beklentileri yükseltmesi ve zirveden kamuoyunun beklemediği bir sonuç çıkması üzerine, yeni süreçte basına açık bir müzakere süreci seçmesi, olası bir olumsuz son...