Ana içeriğe atla

8- KKTC siyasi sistemi niçin tıkanmıştır? 14.04.2016, Milliyet

Tarihte kurulmuş, günümüze gelmiş, etkili ya da etkisiz tüm devletlerin kurucu iradesi ve kuran iradesi vardır. Bu kuruluş asabiyesi günümüzde karakterini, refleksini, dünyayı algılamasını ve bakışını yansıtır. Kurulduğundaki asabiyesine sadık kalan devletler, milletler modern çağda kendini yenileyerek devamlılığını, sürdürülebilirliğini sağlarlar. Köklerine sadık olmayan, değişimi gelenek görenek ve kurucu reflekslerine aykırı düşünenler tarih sahnesinde yıkılmış ve helak olmuşlardır.

            Tarihi süreçte Türk devletleri de kurucu irade, asabiye ve gelenekleri üzerine kurulmuşlardır. Bu iradenin şekil almasında üç büyük müessese önemlidir. Bunlar ordu, medrese ve tekkedir. Kuruluş iradesi bu üç büyük müessesenin bir araya gelmesi ve gayreti ile oluşmuştur. Ordu nizam ve otoriteyi; medrese din ve ilmi; tekke ise ahlakı ve halk eğitimini temsil etmiştir. Ordu askerleri, devlet ve idare adamlarını; medrese münevver kadroları; tekke de geniş halk yığınlarını eğitmeyi ve şuurlandırmayı ve devletin gayesine yöneltmeye başarmıştır.

            Bu yapı ve irade üzerine kurulan Türk devletleri sırası ile asırlarca yaşamış ve hüküm sürmüştür. Günümüze kadar gelindiğinde en büyük modern iradesi de Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Dünden bugüne ordu, medrese ve tekkenin millete yansıttığı değer yumağı ile milletin aynası olan devletimiz çağlara ve zamana ayak uydurmuş. Muasır ve güçlü devletlere eş olmuştur.

            Bu bağlamda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, ne derece kuruluş asabiyesine ve bağlarına sadık olarak güncel konuları müzakereleri değerlendirmiş ve yönetmiştir? Cumhuriyet Meclisi KKTC siyasetinde neden özelliğini her geçen gün yitirmektedir? Hayati öneme sahip konular neden sağlıklı tartışılmamaktadır. Koalisyon hükümeti uzun vadede siyaset kurumunu neden temsil edememiştir. KKTC siyasi sistemi niçin tıkanmıştır?

            Hafta başı katıldığım I. Akdeniz Karpaz “Tarihte Kıbrıs” Sempozyumunda açılış konuşmasını yapan T.C. Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çolak’ın konuşmasındaki “NATO, BM ve AB gibi küresel oyuncuların Kıbrıs konusuna müdahale etmesi, Kıbrıs’ın önemini ortaya çıkarmıştır. Doğu Akdeniz’in karakolu olma özelliğini günümüzde de korumaktadır.” Sözleri reel politikte halen önemli bir pozisyonu olan Kıbrıs’ın olduğunu ortaya koymaktadır.

            Kuvvetle muhtemel kurulmasını tahmin ettiğimiz Ulusal Birlik Partisi ve Demokrat Parti koalisyon hükümeti, iradeyi günümüz koşullarında gerektiği gibi uzun vadeli devlet politikaları ile siyasi ideolojik bakıştan uzak tüm nüfusu kapsayan bir şekilde çalışmalarını sürdürmelidir.

            UBP-DP hükümetine bağımsız vekillerin desteği ile güven oyu almaları ve sonrasında mali protokol, su konusu, vatandaşlıklar gibi kamuoyunu yakından ilgilendiren konular üzerinde devlet aklı ve kurucu asabiye ile hareket ederek siyaset yapmalıdır. Bu yapılacak  çözüm ve olumlu yönde olan politikalar KKTC devletinin bekası ve geleceği için önemli olduğu gibi, kabineyi oluşturacak partilerin bir sonraki genel seçimdeki pozisyonları için de önemlidir.

            Millet çözüm yerine sorun olan siyasi aktörleri sandık marifeti ile oyunun dışında bırakır ve yeni seçeceği aktörlere iradesini ve asabiyesini yönetme yetkisini verir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9-Ortak Akıl Sürdürülebilir Hükümet 21.04.2016, Milliyet Gazetesi

Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.             Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükü...

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016, Milliyet Gazetesi

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında ver...

25-15 Temmuz Sonrası Kıbrıs 28.07.2016, Milliyet Gazetesi

‘Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kıbrıs özel danışmanı Espen Barth Eide’in “Birkaç hafta içinde Kıbrıs müzakerelerinde mülkiyet, garantiler ve güvenlik konuları görüşülecek” şeklindeki beyanıyla müzakerelerin en önemli başlıklarına ve süreci belirleyen konulara vurgu yaptı. Eide, Kıbrıs’ta çözüm penceresinin açık olduğunu fakat sonsuza dek açık olmayacağını da söyledi.’ 2016 yılının çözüm yılı olması gerektiğini her fırsatta dile getiren Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı ile Sayın Eide aynı düşüncede oldukları aşikârdır.   Art niyetli yaklaşım Çözümün taraflarından ikisi olumlu söylem içerisinde olmalarına karşın, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafı bir o kadar olumlu söylemlerden uzaktalar. GKRY Dışişleri Bakanı Kasoulidis’in Türkiye’deki 15 Temmuz günü F tipi örgütün darbe girişimine atıfta bulunarak, 18 Temmuz günü Brüksel’de söylediği “Çözüm sonrası Kıbrıs’ta Türk askeri varlığını istemiyoruz” ve “15 Temmuz sürecinde Türk askerinin Ada’da başı boş kaldığını, belirsizli...