Ana içeriğe atla

86- Bayrak Vatan mı? Yük mü? 21.09.2017, Milliyet Gazetesi

20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’na kadar Kıbrıs Türk halkı yıllarca çile ve gözyaşlarıyla Anavatan Türkiye’den gelecek olan şanlı Mehmetçik’i beklemiştir. 20 Temmuz sabahı adaya ayak basan Mehmetçikle birlikte bağımsızlığımızın ve istikbalimizin simgesi ‘al bayrağımız’ mavi göklerde özgürce dalgalanmak için göndere çekilmiştir. O’nun dalgalanması Kıbrıs Türk’ünün egemenliğinin ve bağımsızlığının simgesi olmuştur. KKTC topraklarında başta ‘Beşparmak’ dağının güney yüzünde ışıklı olmasının yanında çeşitli yerlerde, değişik ebatlarda bayrağımız var olmuştur.

***

Bayrak, tarihte yaşamış Türk devletleri ve Türk milleti için namus, topraktaki varlık sebebi ise şerefi olmuştur. Modern Cumhuriyetimizde bayrak kanunla korunmuş, ebat, renk ve boyutu asılabilecek yerleri ve asılmayacak yerler olarak belirlenmiştir. Türk milleti için bayrak demek vatan demektir, devlet demektir.

 

Zafer Burnu 

Türk milleti ve devleti için bayrağın yük değil de Vatan olduğunu, aksini söyleyen güruhlara nedenini açıkladıktan sonra, Kuzey Kıbrıs’taki iki konu hakkında yazmak istiyorum. Birinci husus Karpaz yarımadasında “Zafer Burnu” diye tabir edilen uç bölgedeki bayraklar geçtiğimiz aylarda düzensiz bir şekilde asılı olduğu yerlerde yoktu. “Barbaros Hayrettin Paşa” sismik araştırma gemisi Doğu Akdeniz açıklarında görev yaptığı tarihlerdeki “Zafer Burnu” ziyaretimde bayrakları görememiştim. KKTC’de kamu görevlilerine telefonla ulaştığımda “Tamir var, direklerde arıza olabilir ve rüzgârdan tahrik olmuşlardır, değişecektir.” Yanıtlarını aldım. Farklı bir düşünce beslemediğim için de konuyu kapatmıştım. Fakat mevcut bayrakların uzunca bir süre asılmadığını öğrendim.

 

Keskinsırt bölgesindeki bayraklar

İkinci hususta, geçtiğimiz hafta sonu karayoluyla Lefkoşa’dan Girne’ye giderken Keskin Sırt diye tabir edilen Ağırdağ köyünün üst kısmındaki bayrakların olmadığını gördüm. Hemen akabinde bayrakların olduğu alana çıktım ve iki direkte de bayrakları göremedim. Uzunca bir süredir de olmadığı hali vardı. Kopmuş halatları yerde ve bayrakları olmayan bir şekilde boynunu bükmüş iki tane kaderine terk edilen direk vardı. Beşparmak’ların zirvesinden Girne – Lefkoşa karayolunu selamlayan ve Lefkoşa’ya bakan bayraklarımız yoktu. Alanda bir tabelada şu yazıyordu “Bağımsızlığımızın ve egemenliğimizin simgesi şanlı bayraklarımız, 27 Temmuz 2012 tarihinde yapılan devlet töreni ile göndere çekilmiştir.” bu yazıyı okuduğumda ve bayrakların olmadığını gördüğümde “Bağımsızlığımızın ve Egemenliğimizin” olmadığı hissine kapıldım.

***

Eğer Türk bayrağını yük gören ve göndere çekmekte yerinen varsa ‘Ashap-ı Kehf’ sabrıyla devleti ve milleti için canını seve seve verecek, bayrağını ‘vatan’ ve ‘namus’ gören isimsizlere bu görevi devrediniz. Bayrak şereftir, bayrak namustur, bayrak devlettir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9-Ortak Akıl Sürdürülebilir Hükümet 21.04.2016, Milliyet Gazetesi

Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.             Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükü...

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016, Milliyet Gazetesi

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında ver...

35- BM sonrası çözüm… 06.10.2016, Milliyet Gazetesi

Birleşmiş Milletler zirvesi sonrası ‘Kıbrıs Sorunu’ için BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’dan uluslararası basın önünde müzakere sürecinde gösterdikleri cesaret ve özveriden dolayı ‘tebrik ve aferin’ alan Kıbrıs adasındaki iki lider Nicos Anastasiadis ve Mustafa Akıncı, 4 Ekim günü tekrar Kıbrıs Sorunu için görüşmelere başladı.  Akıncı ve Anastasiadis’in yeni yol haritası ve ajandaları basını bilgilendirme toplantısı vasıtasıyla kamuoyuna servis edildi.  KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Ekim ayı içerisinde yapmayı planladıkları on toplantı sonrası geniş basın bilgilendirmesi yapacağını ve kamuoyundan gizli bir şey olmadığını kanıtlamak için, açık bir toplantı süreci geçireceğini söyledi. Konjonktüre bağlı olarak Akıncı müzakere metodu ve basın bilgilendirmesini sürece zarar vermemek adına yapmıyordu. BM zirvesi öncesi beklentileri yükseltmesi ve zirveden kamuoyunun beklemediği bir sonuç çıkması üzerine, yeni süreçte basına açık bir müzakere süreci seçmesi, olası bir olumsuz son...