Ana içeriğe atla

90- Kıbrıs adasında seçim… 26.10.2017, Milliyet Gazetesi

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı, müzakere süreci boyunca hep bir seçim ve görev değişmeleri üzerinden süreci hızlandırdı ve sürdürdü. Kendi siyasi bakış açışıyla Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin değişmesi, Kıbrıs Özel Temsilcisi’nin görev süresinin dolması, ABD başkanlık seçimleri, Güney Kıbrıs’ta yaklaşan seçimler gibi parametreleri vardı. Yarım asrı geçen Kıbrıs sorununu, kişilerin siyasi sınavlarına endekslemesi Kıbrıs adasına tarih sahnesinde yapılan bir haksızlıktı. Kıbrıs Türk halkının kaderi, Doğu Akdeniz enerji yatakları, Ortadoğu’nun güvenliği gibi hayati önemi olan konularda aktör olabilecek, jeopolitik konuma sahip, genelde Kıbrıs adası, özelde Kuzey Kıbrıs’ın kaderi devlet politikası bakışıyla çizilmelidir. Seçimle gelen kişi mevcut durumda kendi geleceği ve ikbali hariç Kıbrıs siyasetinde hiçbir hamle yapamaz, yalnızca kaderine düşen süredeki rolünü oynar. Oyunu aldığı seçmenine ve devletine kanunlarda tanımlanmış görev ve yetkilerini kullanarak hizmet eder.

 

***

Komşumuz Güney Kıbrıs’ta seçimler yaklaştı. Rum lider adaylığını açıkladı.  Seçim süresince Güney Kıbrıs’ın siyaset yapıcılarının söylem ve eylemleri yalnızca kendilerini seçtirmek üzeredir. Kıbrıs sorununa bakışları ve hayalleri devlet siyaseti çizgisindedir. Hiçbir şekilde iç politikalarına alet olmamaktadır. Kuzey Kıbrıs’ta da seçim tarihi üzerine tartışmalar sürmektedir.  Hükümet ve Başbakan kendine güveni tam bir şekilde “Başbakan benim, istesem 9 ay daha bu koltukta otururum ama ben bu işten vazgeçtim ve seçime gidiyorum. Halka giderek güven oyu istiyorum.” Demiştir Hızlanan iç siyasete Kıbrıs sorunu malzeme olmadan icraatlar ve yapılacak olan yatırım planları üzerinde Kuzey Kıbrıs’ta seçime gitmelidir.

 

Bayrak vatandır!

 

21.09.2017 tarihinde gazetemizde “Bayrak vatan mı, yük mü?” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Yazımda Zafer Burnu ve Beşparmak Dağı’ndaki ‘Keskin Sırt’ bölgesindeki bayrakların uzunca bir süredir yerinde olmadığını belirtmiştim. Yazımı “Eğer Türk bayrağını yük gören ve göndere çekmekte yerinen varsa ‘Ashap-ı Kehf’ sabrıyla devleti ve milleti için canını seve seve verecek, bayrağını ‘vatan’ ve ‘namus’ gören isimsizlere bu görevi devretsin. Bayrak şereftir, bayrak namustur, bayrak devlettir.” şekliyle bitirmiştim. Yazımın yayınlanması sonrası Kıbrıs Türk’ünün bayrak ve vatan olgusuyla derdi ve sorunu olmayan milli damarı temsil eden bireylerden ve STK’larından çok sayıda destek aldım. “Bayrak hiç yük olur mu? Bayrak namustur, nerede yoksa biz oraya dikeriz.” diyen bayrak sevdalılarından sözler işittim. Sonrasında Keskin Sırt bölgesindeki bayrakların yerine takıldığını, ana yoldan bayraklara giden yürüme yolunun iş makinasıyla düzeltildiğini gördüm. Yıpranmasından dolayı yerinde olmayan bayrakları tekrar hak ettiği yere takan Şanlı Mehmetçiğimize bayrağı vatan görenler adına teşekkür ederim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9-Ortak Akıl Sürdürülebilir Hükümet 21.04.2016, Milliyet Gazetesi

Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.             Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükü...

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016, Milliyet Gazetesi

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında ver...

35- BM sonrası çözüm… 06.10.2016, Milliyet Gazetesi

Birleşmiş Milletler zirvesi sonrası ‘Kıbrıs Sorunu’ için BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’dan uluslararası basın önünde müzakere sürecinde gösterdikleri cesaret ve özveriden dolayı ‘tebrik ve aferin’ alan Kıbrıs adasındaki iki lider Nicos Anastasiadis ve Mustafa Akıncı, 4 Ekim günü tekrar Kıbrıs Sorunu için görüşmelere başladı.  Akıncı ve Anastasiadis’in yeni yol haritası ve ajandaları basını bilgilendirme toplantısı vasıtasıyla kamuoyuna servis edildi.  KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Ekim ayı içerisinde yapmayı planladıkları on toplantı sonrası geniş basın bilgilendirmesi yapacağını ve kamuoyundan gizli bir şey olmadığını kanıtlamak için, açık bir toplantı süreci geçireceğini söyledi. Konjonktüre bağlı olarak Akıncı müzakere metodu ve basın bilgilendirmesini sürece zarar vermemek adına yapmıyordu. BM zirvesi öncesi beklentileri yükseltmesi ve zirveden kamuoyunun beklemediği bir sonuç çıkması üzerine, yeni süreçte basına açık bir müzakere süreci seçmesi, olası bir olumsuz son...