Ana içeriğe atla

95-Sıklet Merkezi 30.11.2017, Milliyet Gazetesi

Carl von Clausewitz 1780 – 1831 yıllar arasında yaşamış, Prusyalı aristokrat bir aileden gelen, Napolyon Savaşları’nda görev alan ve kısa bir süre de Prusya devletinin kalbinde askeri-siyasi alanda görev yapmış Tümgenereldir. 1818’de Prusya Savaş Akademisi Başkanı oldu ve bu görevde vefat etti. Napoleon’un sonunu getiren Belçika’daki Waterloo Savaşı’nda belirlediği stratejiler sayesinde önemli rol oynamıştır. Clausewitz’in askeri ve siyasi stratejileri üzerine yazdığı eseri “Savaş Üzerine”dir. Kitabında Clausewitz “Savaş, siyasetin başka araçlarla (şiddet araçlarıyla) devamıdır.” ve “Bütün savaşların amacı, düşman silahlı kuvvetlerini yok etmek yoluyla onun iradesini teslim almaktır.” demektedir. Savaşın ana unsurunun muharebe olduğunu da vurgulamaktadır. Muharebenin hedefinin bir sıklet merkezi üzerine kurulmasını, faaliyet halindeyken de düşmanın durumu ve şartlara göre değişiklik gösterebileceğini belirtmiştir.

***

Dünya askeri literatürüne Carl von Clausewitz ‘sıklet merkezi’ terimini yerleştirmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, emir komutasındaki askeri birliklerde Kurtuluş Savaşı sırasında sıklet merkezi oluşturma mantığını cephede üstün bir başarıyla uygulamışlar ve başarıya gitmişlerdir. Sıklet merkezi oluşturarak silah ve sayı gücü az olan birlikle büyük orduları yenmek ve büyük zararlar vermek de mümkündür. “Clausewitz Savaşı siyasetin başka araçlarla devamıdır.” tanımı üzerinden düşündüğümüzde günümüz siyaset yapıcıları zafer için savaşmadan siyasetteki sıklet merkezlerini ağırlık noktalarını doğru belirleyerek zafere gidebilirler.

 

Karmakarışık siyaset

Kuzey Kıbrıs’ın siyasi coğrafyası ve garantör ülkemiz Türkiye’nin siyasi yapısı, kaos-kargaşa ve savaş üzerine kurulu bir alandadır. Doğu Akdeniz’in Ortadoğu coğrafyası için önemi, Kıbrıs adasının jeopolitik yapısı, “Coğrafya kaderdir” düşüncesini benimseyen ve kaderine geçmiş ve geleceğine her dönem sahip çıkmak isteyen Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu karmakarışık siyasi alanda varlık göstermektedir. Ortadoğu’da bitmeyen savaş ve göz yaşı, petrol ve doğalgazın işletilmesi, nakil yolları, kaderimiz olan coğrafyada zorluklar çıkardığı gibi avantajlar da sunmaktadır. Bu yolda siyaset yapıcılar politikalarını uygulayacakları alanda sıklet merkezlerini iyi belirleyerek savaşmadan zafere ulaşabilirler.

 

KKTC’nin sıklet merkezi

KKTC’nin kaderini tayin edecek olan siyasi aktörlerin, rol modellerinin sıklet merkezleri geleceğimizi etkileyecek kadar önemlidir. KKTC Başbakanı Sayın Hüseyin Özgürgün, 7 Ocak seçim tarihi belirlerken özgüveni yüksek, siyasi sıklet merkezini oluşturmuş, hedefine ve yan faktörlere hâkim bir şekilde seçime gitmektedir. Kaos, siyasi polemikler yerine net olarak seçim kararını “Halka gitmek ve yeni güvenoyu almak gerektiğini hissettim.” diyerek açıklamaktadır. Türkiye’nin Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Sayın Recep Akdağ da göreve başladığı andan itibaren çözümü KKTC’nin refah seviyesini arttırmakla ve sağlık alanında önemli yatırımlar yapılarak sorunun çözüleceğini dile getirmektedir. Sayın Akdağ’ın da sıklet merkezi açık ve nettir.

 

Bu bağlamda, 2018 Ocak ayı Kuzey Kıbrıs Türk halkı için seçim zamanıdır. Kaderimizi tayin edecek hakka sahip olmak isteyen siyasi partiler adaylarını belirlemişlerdir. Seçime kadar olan kampanya döneminde siyasi polemiklerden uzak, real-politik yaklaşımda belirledikleri sıklet merkezleri üzerinden kampanya yapmalarını umarım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9-Ortak Akıl Sürdürülebilir Hükümet 21.04.2016, Milliyet Gazetesi

Bir önceki yazımı siyasi sistemin ve genel olarak siyaset kurumunun neden tıkandığı ve çağın gereksinimlerini niçin karşılayamadığı, değişimini/dönüşümünü neye göre yapmaz ise başarısız olacağını ve halk iradesinin vermiş olduğu yetkiyi neden sağlıklı kullanamadığı üzerine yazmıştım.             Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, siyaset sahnesine baş karakter olarak dahil olan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dır. Akıncı ile başlayan müzakere, devlet aklı ve millet menfaati ile sürmektedir. Bu dönemin başarılı bir şekilde devam etmesinin arka planında iyi bir ekip vardır. Akıncı’nın yakın geçmişte bir siyasi partide aktif rol almaması da Cumhurbaşkanlığındaki rolünü, siyasi tarzını, ideolojik fikirden uzak, devlet ve millet menfaati ile görmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı çalışmalarına paralel olarak gidemeyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi ise siyasi çıkmaza girmiş ve geçen haftalarda hükü...

10-Balkanlarda Türk Şehri Prizren 28.04.2016, Milliyet Gazetesi

Geçtiğimiz hafta sonu bir dizi ziyaret için Balkanlarda Evlad-ı Fatihan diye anılan ve Yugoslavya dağıldıktan sonra kurulan Kosova’daydım. Başkent Priştine’ye, İstanbul’dan bir saati geçen bir uçak yolculuğu ile varılıyor. Priştine’deki havaalanı, Türk bir firma tarafından yap-işlet-devret modeli ile yapılmış. Avrupa ülkesine ve şehrine yakışır bir terminali ve işletmesi var. Prizren şehrine, otoyol kalitesinde bir yolla ulaşılıyor. Bu güzel yolu da başka bir Türk firması yapmış. Şehri gezmeye başladığımızda yapılan sohbetlerde elektrik dağıtım sistemini de bir Türk firmasının yaptığını söylüyorlar. Yakın tarihimizde Sırp zulmüne maruz kalan Kosovalı vatandaşlar, savaşın ne denli korkunç ve kazananı olmayan bir ölüm oyunu olduğunu biliyorlar. Bu esaretten ve Sırp zulmünden onları koruyan, kollayan, NATO üyesi olan askeri güçlerden biri de Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) birliğiydi. Prizren şehrinde tabur seviyesinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri birliği, Kosova’daki savaş zamanında ver...

35- BM sonrası çözüm… 06.10.2016, Milliyet Gazetesi

Birleşmiş Milletler zirvesi sonrası ‘Kıbrıs Sorunu’ için BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’dan uluslararası basın önünde müzakere sürecinde gösterdikleri cesaret ve özveriden dolayı ‘tebrik ve aferin’ alan Kıbrıs adasındaki iki lider Nicos Anastasiadis ve Mustafa Akıncı, 4 Ekim günü tekrar Kıbrıs Sorunu için görüşmelere başladı.  Akıncı ve Anastasiadis’in yeni yol haritası ve ajandaları basını bilgilendirme toplantısı vasıtasıyla kamuoyuna servis edildi.  KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Ekim ayı içerisinde yapmayı planladıkları on toplantı sonrası geniş basın bilgilendirmesi yapacağını ve kamuoyundan gizli bir şey olmadığını kanıtlamak için, açık bir toplantı süreci geçireceğini söyledi. Konjonktüre bağlı olarak Akıncı müzakere metodu ve basın bilgilendirmesini sürece zarar vermemek adına yapmıyordu. BM zirvesi öncesi beklentileri yükseltmesi ve zirveden kamuoyunun beklemediği bir sonuç çıkması üzerine, yeni süreçte basına açık bir müzakere süreci seçmesi, olası bir olumsuz son...